Hepimizin bildiği gibi bazen kelimeler yetersiz kalır ve iletişim durur. Bu yetkili kişiyi kızgın, sinirli veya alıngan bir ruh haline sokabilir, kendi ekibine veya çalışanlarına saldırmak isteyebilir. “Çalıştığım bankada gişelerin arkasındaki masamda karşımda oturan müşterinin işlemlerini yaparken çalan telefonu açarak cevap verdim. Karşımda ve telefonda birer müşteri varken masamın karşısına gelen bir diğer müşteri “Benim kredi evraklarımı alıp inceler misiniz?” diye sordu. Telefon ahizesini kapatıp, “Size en kısa sürede yardımcı olacağım” diye cevap verdim. Cevaptan tatmin olmayan müşteri “Siz hep böyle yapıyorsunuz, bu bankada işler böyle mi yürüyor?” diyerek bağırıp çağırmaya başladı. O an telefon konuşmam bitmiş ahizeyi yerine koyuyordum. Ayaktaki müşterinin bankam ve benimle ilgili haksız çıkışmaları ve sözleri sinirlenmeme sebep oldu. O an tam sağ elimin altındaki tel zımbayı kavrayarak dişlerimi sıktığımın farkına vardım. Sonra nerede olduğumu ve ne yaptığımı fark edince, “Otur oturduğun yerde, sen bir işyerindesin, böyle davranamazsın” dedim kendi kendime. O anki sinirimi atlatabilmek için orada bulunanlardan müsaade isteyerek lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayarak sakinleşmeye ve sorumluluklarımı hatırlamaya çalıştım. Daha sonra işimin başına dönerek kaldığım yerden çalışmaya devam ettim.”
Seminer ve eğitim çalışmalarında bu ve buna benzer birçok hikaye ile karşılaşıyoruz. Bu tür hikayeler anlatanların dışındaki katılımcılara, “Siz de buna benzer olaylarla karşılaşıyor musunuz?” diye sorduğumda, genellikle cevap “Birçok defa” oluyor. Bu ve buna benzer olaylar gün boyu çok sıkça yaşanıyor. İş hayatında başarılı olmak istiyorsanız, çalışanlarınızla, iş ortaklarınızla ve müşterilerinizle nasıl iletişim kuracağınızı, nasıl etkili ilişkiler içinde olacağınızı bilmek zorundasınız.
Küçük bir işyeri sahibi için bile bu durum, bir lisandan başka bir lisana çok ani bir değişimin gerektirdiği bir hale gelir. Örneğin, beklentilerinizi çalışanlarınıza anlatma şekliniz, bunları iş ortaklarınızla veya potansiyel müşterilerinizle anlatma şeklinizden farklı olabilir. Bazı durumlarda duygu durumunu paylaşmak doğru ve yararlı olabilir. Başkasına saldırmak veya öfkenin başkasından çıkması çoğu zaman çalışanların ve müşterilerin saygısını ve size olan inancını yitirmeleriyle sonuçlanır. İşyerinde duyguları kontrol etmenin etkili yolları diyebileceğimiz birkaç kısa başlığı sizinle paylaşmak isterim.
Kendinize iyi bakmak en iyi ilaçtır. Kendi fiziksel, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarına düzenli olarak dikkat eden bir yönetici ya da çalışan, iş ortamındaki yıkıcı veya olumsuz duygularla daha iyi mücadele edebilir. Bu konularda iyi olanların özgüveni, çalışma azmi ve verimliliği diğerlerine göre daha yüksektir. Yeterli uyku, dengeli beslenme ve düzenli spor bu konuda önemlidir. -
Zihninizde ve vücudunuzda başta öfke ve kızgınlık olmak üzere, yıkıcı duyguların ne gibi etkileri olduğunu gözlemleyerek farkına varmaya çaba gösterin. -5-10 dakika yürüyün. Birisine ya da bir duruma öfkelendiğinizde mümkünse ofisten ayrılın ve civardaki uygun bir alanda yürüyün. Olayı zihninizde tekrarlamamaya, iç sesinizin olumsuz yorumlarını kontrol etmeye çalışın. Bu sizin zihninizi dağıtacak ve sabrınızın taşmasını engelleyecektir.
Öfkenizi bir danışmana, eğitmene veya güvendiğiniz bir iş arkadaşına açın. Detayları onunla paylaşın. Duygu durumunuzu başkaları ile paylaşmak sizi rahatlatacaktır. Böylece insanlar size destek verecekler, sizin farkındalığınız katkıda bulunacaklar ve ilerlemenize yardımcı olacaklardır. -“Ben neden öfkeleniyorum?” diye kendinize sorun. Çoğu zaman duygularımızın kaynağına doğrudan giderek onları etkisiz hale getirebilirsiniz.
Ayrıntılı bir “istemediklerim” listesi yapın. Bu listeye bazı durumların sonucu olabilecek “aptal görünmek”, “hazırlıksız yakalanmak” gibi tüm istemediğiniz şeyleri yazın. Onların tümünü yazdığınız zaman, zihninizi temizlemiş ve üretici sonuçlar yaratır bir şekilde bulacaksınız kendinizi. -Kendinizi meşgul edin. Bazen düşünceleriniz sizi üzen konudan uzaklaştığı zaman sakinleşmeniz çok daha kolay olur. Sizi üzen ya da kızdıran konu üzerinde konuşmayı sürdürmeyin. Odak noktanızın değişmesi, davranış şeklinizi de değiştirecektir. Nelerin yolunda gittiğini, nelerin yolunda gitmediğinden daha fazla düşünürsek stresle daha iyi baş edebilirsiniz.
Harekete geçin. Çoğu zaman, işinizin bir bölümü ilerlemiyorsa, diğer bir bölümü, üzerinde çalışmaya hazır olun ve olumsuz giden işlerin sizi olumsuz etkilemesine izin vermeyin. Kendinizi kızgın veya öfkeli hissetmek yerine bu enerjinizi olumlu alanlara yöneltin.
Güçlü bir talepte bulunun. Eğer bir şeyin değişmesini istiyorsanız, bunu gerçekleştirmek için çaba harcayın. Karar noktasındaki kişilerle iletişime geçin, onlara içinden çıkmadığınız konuyu anlatın. Bu kördüğümden kurtulmak istediğinizi ve hem sizin, hem de kurumunuzun nelere ihtiyaç duyduğu konusundaki fikirlerinizi onlarla paylaşın açıklayın. Bazen isteklerinizi uygun bir rica yoluyla dile getirmek, işlerin ilerlemesinde yardımcı olabilir.
Comments