DUYGUSAL ZEKA (EQ) KOÇUNUN NOT DEFTERİ, NOT 6
Aslında cevap son derece basit; detaylardan şeytan yaratmamak için…
Bu anlamda belki de şeytan yaratma yeteneğimizin neden ve niçinlerine göz atmak gerekiyor.
Bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimiz; duygularımızın düşünce yavruları olmasıdır. Bizler duygunun saf hâli ile eyleme geçmiyoruz. Söz gelimi; bir köpeğe taş atarsanız (ki atmayın lütfen), köpek ya saldıracak ya da kaçacaktır. Mekanizma son derece basittir. Hiçbir köpek “bu taşı bana atmayacaktın, yanlış yaptın insan kardeş” ya da "neee? sen haaaa ?! Bana haaa ?!" düşüncesiyle eylemine yön vermez. Oysa biz insanlar, içimize doğan bir his sonrasında derhal düşünmeye başlarız. Mevlana’nın deyimiyle “gül düşünür gülistan, diken düşünür dikenlik” oluruz. O halde üzerinde çalışılması gereken konu, düşüncelerin ehil hâle getirilmesidir. Yani, amigdala ve korteksin çözüm ortaklığına ihtiyacımız var.
Yaşamın içerisinde, düşüncelerimizi yönlendiren pek çok değişkenle karşı karşıyayız. Bizi bugünlere taşıyan değerlerimiz, inançlarımız, beklentilerimiz ve bunlarla yoğrulmuş paradigmalarımız var. İşin enteresan tarafı, bizi bir heykel gibi şekillendiren bu değişkenler, bize sonradan monte edilmiştir. Aslen her insan yavrusu duygusal zeki doğar. Dolayısıyla, EQ koçluğu, danışana, kendi duygusal kaderini kendi hür iradesiyle çizebileceği fabrika ayarlarına döndürmek konusunda destek olur.
Stefan Zweig “Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan, bütün insanları anlar.” der. İşte işin sırrı budur. Bu söz, EQ koçu olarak benim rehberimdir. Etrafımızda olan biten her şey, sinsice odağımızı çalar ve bizi bizden uzaklaştırır. Ben de bu saklambaç oyununda, saklanan “ben”i sobelemeye çalışan “ebe ben”e destek olurum.
Bu işten benim kazancım ne mi? Ayça, “ben miyopisi” ile girilen savaşın muzaffer komutanlarının gözündeki ışığı görmeyi çok seviyor. Bu noktada işin içine biraz da ayna benlik kuramı giriyor ama onu da sonra konuşalım derim.
Sevgiyle…
Comments