
Arama Sonuçları
Boş arama ile 751 sonuç bulundu
- Neden Duygusal Zekâ?
Duygusal Zekâ; olayları, insanları ve kendimizi düşüncelerimiz vasıtasıyla nasıl yorumladığımız ile ilgili bir öğretiler bütünüdür. Duygusal Zekâ konusundaki en güzel haber ise, düzenli ve sistemli bir çalışma ile öğrenilip, geliştirilebilmesidir. Duygularımız; düşüncelerimiz ve yorumlarımızdan doğar, yine düşüncelerimiz ve yorumlarımız ile beslenir. Bizler, duygunun saf hâlini değil, yorumlarımızla şekillenmiş hâlini kullanırız. Mevlana’nın deyişiyle; gül düşünür gülistan, diken düşünür dikenlik oluruz. Her bir duygu içerisinde bilgi barındırır. Bu bilgiyi nasıl kullandığımız ise bizim duygusal zekâ kapasitemizi belirler. Duygular tavır ve kararlarımızın enerji kaynağıdır. Bu enerjiyi nasıl kullanacağımız konusunda seçme özgürlüğüne sahibiz. Duygusal olarak zeki insanlar da her sağlıklı insan gibi öfke, kızgınlık ve derin üzüntü duygularını yaşamaktadır. Onların farkı, bu duyguların farkında olmak ve bu duyguların kendi bilişsel çarpıtmaları ile büyüyüp bir kaosa dönmesini önleyebilmektir. Düşüncelerinin dizginlerini eline alabilen ve yorumlarını özgürleştirebilen insanlar için duygu, esenliğe götüren rehber olur. Bu bağlamda mutluluk, duygusal zekânın pozitif yan etkisidir. Günümüzde iki kavram çokça birbiriyle karıştırılmaktadır; iyi insan olmak ile duygusal olarak zeki olmak farklı şeylerdir. Bu noktada Rita Levi Montalcini’nin çok sevdiğimiz bir sözünü paylaşmak isteriz; "Aklını kullanan insanlara nadiren rastlanır, iyi kalpli insanlar az sayıdadır ve her ikisinin birden bulunduğu insanlar ise eşsizdir." Kendini tanıma ve yönetme ile diğerlerini tanıma ve ilişkileri yönetme ana başlıklarına odaklanan Duygusal Zekâ, iş hayatı için çok önemli olan; motivasyon-öz motivasyon, ortak vizyon oluşturma ve bu konuda esin kaynağı olabilme, etkili iletişim, ahenk yaratan liderlik konularında çok önemli katkılar sağlar. Bu çerçevede her seviyede bu konuda yapılacak çalışmaların kazandıracakları şöyle sıralanabilir: Kendini tanıyan kişi, kendini açık ve net şekilde ifade eder. Bu açık iletişimin hâkim olmasına ve bazı aksaklıkların ortaya çıkmadan engellenmesine katkı sağlar. Günümüz iş dünyasında baskı ve stres altında çalışmayı gerektiren durumlar öne çıkıyor. Bu tür durumlar karşısında olayların ve insanların iyi tarafını görebilme becerisini geliştirenler ve umutlu olanlar önemli avantaj sağlar. Açık, çözüm odaklı ve etkin iletişim, iş arkadaşları ve yöneticiler ile uyumlu çalışma ve saygınlık kazanılmasına katkı sağlar. Duygusal Zekâ yetkinliklerine sahip kişilerin liderlik özellikleri ortaya çıkar ve diğerlerini etkileme konusunda başarılıdırlar. Duygusal olarak zeki insanlar, motive etme ve öz motivasyonunu yüksek tutma konusunda başarılıdırlar. Bu; mutlu, huzurlu bir iş ortamına katkı sağlar. Liderleri diğerlerinden ayıran en önemli husus, duygusal zekâ seviyeleri ve duygusal zekâ bileşenlerini etkin olarak kullanabilmeleridir.
- Çok İyimser Bir Hanımefendi ile Öğle Yemeği
01 Ağustos 2009 Bu hafta Cuma günü çok hoş ve keyifli geçti benim için. Cuma öğle yemeğinde çok zarif, çok kibar ve bence en önemlisi çok iyimser bir hanımefendi ile yemek yedik. Vasfiye Özkoçak (ev ismi ile Vasfiş abla). Türk gazeteciliğinin ilk kadın muhabirlerinden ve mesleğe 56 yılını vermiş, camiada duayenler tarafına geçmiş çok önemli bir gazeteci. Kendisi ile en son neredeyse tam 20 yıl önce Milliyet Gazetesine ziyarete gittiğimde görüşmüştük en son. Bir aile dostu, büyük teyze Beyhan Kurtaran’ın yadigarı o bizim için. Hani bazen hayatın akışına kendimizi kaptırıp zamanın nasıl geçtiğini anlayamayız, işte öyle bir şey bu 20 yıl görüşememek. Asırlar geçse sanırım Vasfiş Abla hiç değişmeyecek. İlk tanıdığım günkü gibi sevgi dolu, saygı dolu, içten, samimi, zarif ve kibar. 56 yıllık meslek yaşamına neler neler sığdırmış, hiç yılmamış, yorulmamış ve asla pes etmemiş. Haber namusunu kendi namusunun üzerinde tutmuş, kendisine “Büyük ticaret sahiplerinin davalarını yazıyorsun, bir gün başını yersin" diyenleri hiç umursamamış. Kendisi ile ilgili yapılan bir haberde meslektaşları onun için şunları yazmış. Mesleğimizin kadın duayeni Vasfiye Özkoçak, 1952 yılında Cumhuriyet’te başlar gazeteciliğe. Ama esas mesleği coğrafya hocalığıdır. Gazetecilik sevgisi öylesine ağır basar ki, coğrafya hocalığını bir tarafa bırakıp, bu kez de iki yıllık Gazetecilik Enstitüsü’nde okumaya başlar. O dönemin büyük gazetecileri Burhan Felek, Sedat Simavi, Cevat Fehmi Başkut, Ahmet Emin Yalman da genç Vasfiye’nin hocası olur. İki yıl sonra 900 kişilik sınıftan üçü erkek, üçü kadın 6 kişi mezun olur. Bu üç kızdan biri de Vasfiye Özkoçak’tır. Hayali gazetecilik yapmak, ama tanıdığı hiç kimse yok ki basında. Çaresiz İş ve İşçi Bulma Kurumu’na müracaat eder. Dilekçesini müdüre götürür. Yaşlı adam dilekçeyi okuduktan sonra gözlüğünün tepesinden genç Vasfiye’ye bakar ve sözlerini iki cümleyle noktalar: “Kızım evinde otur, dikiş dik. Memurluk sana göre değil, ezilirsin." Hayal kırıklığına uğrayan genç kız eve döndüğü zaman masanın üzerinde kendi adına yazılmış bir mektup görür, heyecanlanır. Elleri titreyerek açar mektubu. Satırlar, “Cumhuriyet gazetesinde istihdam edilmek üzere başvurmanızı istiyoruz" diye biter. Onu gazeteye çağıran ise Yazı İşleri Müdürü, hem de enstitüden hocası Cevat Fehmi Başkut’tur. Bu şekilde başlayan meslek yaşamında buna benzer daha nice ve çok güzel anılar var. Benim dikkatimi çeken bu anıların neredeyse tümünde iyimserlik hakim, azim ve kararlılık hakim. Bazı şeyler hep üzerine gelir ya. Şu an kaçıncı kez bilmiyorum ama tekrar gözden geçirdiğim bir kitap var. “İyimserliğin Gücü (Alan Loy McGinnis)” Tüm kitap boyunca üzerinde çalışılan yazılan 12 madde var. “Kararlı iyimserlerin on iki özelliği” demiş yazar bunlara. Hızla baktım ve konuştuklarımızı zihnimden geçirdim. Bunlar “Vasfiş Abla”nın hayatında da hep önde tuttuğu konular. İşte şunlar: KARARLI İYİMSERLERİN ON İKİ ÖZELLİĞİ İyimserler, sorunlar karşısında bocalamaz. İyimserler, kısmi çözüm arar. İyimserler, geleceklerini kontrol altına alabileceklerine inanır. İyimserler, düzenli yenilenmelere izin verir. İyimserler, düşüncelerin olumsuz yöne kaymasını önler. İyimserler, takdir güçlerini geliştirir. İyimserler, başarıları önce hayallerinde canlandırır. İyimserler, mutlu olmadıkları zaman bile neşelidir. İyimserler, rahatlamak için neredeyse sınırsız bir kapasiteleri olduğuna inanır. İyimserler, yaşamlarına çok sayıda sevgi sığdırır. İyimserler, iyi haberleri değiş tokuş etmeyi sever. İyimserler, değiştiremediklerini kabullenir. Bitirmeden bana yaptığı iltifatı sizlerle paylaşmak isterim. “Sen insanların beklediği insansın, ruh güzelliğin yüzüne vurmuş…” dedi. Saygı ve rahmetle “Vasfiş Abla” …
- İşyerindeki Yıkıcı Duygulardan Kurtulmak
Hepimizin bildiği gibi bazen kelimeler yetersiz kalır ve iletişim durur. Bu yetkili kişiyi kızgın, sinirli veya alıngan bir ruh haline sokabilir, kendi ekibine veya çalışanlarına saldırmak isteyebilir. “Çalıştığım bankada gişelerin arkasındaki masamda karşımda oturan müşterinin işlemlerini yaparken çalan telefonu açarak cevap verdim. Karşımda ve telefonda birer müşteri varken masamın karşısına gelen bir diğer müşteri “Benim kredi evraklarımı alıp inceler misiniz?” diye sordu. Telefon ahizesini kapatıp, “Size en kısa sürede yardımcı olacağım” diye cevap verdim. Cevaptan tatmin olmayan müşteri “Siz hep böyle yapıyorsunuz, bu bankada işler böyle mi yürüyor?” diyerek bağırıp çağırmaya başladı. O an telefon konuşmam bitmiş ahizeyi yerine koyuyordum. Ayaktaki müşterinin bankam ve benimle ilgili haksız çıkışmaları ve sözleri sinirlenmeme sebep oldu. O an tam sağ elimin altındaki tel zımbayı kavrayarak dişlerimi sıktığımın farkına vardım. Sonra nerede olduğumu ve ne yaptığımı fark edince, “Otur oturduğun yerde, sen bir işyerindesin, böyle davranamazsın” dedim kendi kendime. O anki sinirimi atlatabilmek için orada bulunanlardan müsaade isteyerek lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayarak sakinleşmeye ve sorumluluklarımı hatırlamaya çalıştım. Daha sonra işimin başına dönerek kaldığım yerden çalışmaya devam ettim.” Seminer ve eğitim çalışmalarında bu ve buna benzer birçok hikaye ile karşılaşıyoruz. Bu tür hikayeler anlatanların dışındaki katılımcılara, “Siz de buna benzer olaylarla karşılaşıyor musunuz?” diye sorduğumda, genellikle cevap “Birçok defa” oluyor. Bu ve buna benzer olaylar gün boyu çok sıkça yaşanıyor. İş hayatında başarılı olmak istiyorsanız, çalışanlarınızla, iş ortaklarınızla ve müşterilerinizle nasıl iletişim kuracağınızı, nasıl etkili ilişkiler içinde olacağınızı bilmek zorundasınız. Küçük bir işyeri sahibi için bile bu durum, bir lisandan başka bir lisana çok ani bir değişimin gerektirdiği bir hale gelir. Örneğin, beklentilerinizi çalışanlarınıza anlatma şekliniz, bunları iş ortaklarınızla veya potansiyel müşterilerinizle anlatma şeklinizden farklı olabilir. Bazı durumlarda duygu durumunu paylaşmak doğru ve yararlı olabilir. Başkasına saldırmak veya öfkenin başkasından çıkması çoğu zaman çalışanların ve müşterilerin saygısını ve size olan inancını yitirmeleriyle sonuçlanır. İşyerinde duyguları kontrol etmenin etkili yolları diyebileceğimiz birkaç kısa başlığı sizinle paylaşmak isterim. Kendinize iyi bakmak en iyi ilaçtır. Kendi fiziksel, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarına düzenli olarak dikkat eden bir yönetici ya da çalışan, iş ortamındaki yıkıcı veya olumsuz duygularla daha iyi mücadele edebilir. Bu konularda iyi olanların özgüveni, çalışma azmi ve verimliliği diğerlerine göre daha yüksektir. Yeterli uyku, dengeli beslenme ve düzenli spor bu konuda önemlidir. - Zihninizde ve vücudunuzda başta öfke ve kızgınlık olmak üzere, yıkıcı duyguların ne gibi etkileri olduğunu gözlemleyerek farkına varmaya çaba gösterin. -5-10 dakika yürüyün. Birisine ya da bir duruma öfkelendiğinizde mümkünse ofisten ayrılın ve civardaki uygun bir alanda yürüyün. Olayı zihninizde tekrarlamamaya, iç sesinizin olumsuz yorumlarını kontrol etmeye çalışın. Bu sizin zihninizi dağıtacak ve sabrınızın taşmasını engelleyecektir. Öfkenizi bir danışmana, eğitmene veya güvendiğiniz bir iş arkadaşına açın. Detayları onunla paylaşın. Duygu durumunuzu başkaları ile paylaşmak sizi rahatlatacaktır. Böylece insanlar size destek verecekler, sizin farkındalığınız katkıda bulunacaklar ve ilerlemenize yardımcı olacaklardır. -“Ben neden öfkeleniyorum?” diye kendinize sorun. Çoğu zaman duygularımızın kaynağına doğrudan giderek onları etkisiz hale getirebilirsiniz. Ayrıntılı bir “istemediklerim” listesi yapın. Bu listeye bazı durumların sonucu olabilecek “aptal görünmek”, “hazırlıksız yakalanmak” gibi tüm istemediğiniz şeyleri yazın. Onların tümünü yazdığınız zaman, zihninizi temizlemiş ve üretici sonuçlar yaratır bir şekilde bulacaksınız kendinizi. -Kendinizi meşgul edin. Bazen düşünceleriniz sizi üzen konudan uzaklaştığı zaman sakinleşmeniz çok daha kolay olur. Sizi üzen ya da kızdıran konu üzerinde konuşmayı sürdürmeyin. Odak noktanızın değişmesi, davranış şeklinizi de değiştirecektir. Nelerin yolunda gittiğini, nelerin yolunda gitmediğinden daha fazla düşünürsek stresle daha iyi baş edebilirsiniz. Harekete geçin. Çoğu zaman, işinizin bir bölümü ilerlemiyorsa, diğer bir bölümü, üzerinde çalışmaya hazır olun ve olumsuz giden işlerin sizi olumsuz etkilemesine izin vermeyin. Kendinizi kızgın veya öfkeli hissetmek yerine bu enerjinizi olumlu alanlara yöneltin. Güçlü bir talepte bulunun. Eğer bir şeyin değişmesini istiyorsanız, bunu gerçekleştirmek için çaba harcayın. Karar noktasındaki kişilerle iletişime geçin, onlara içinden çıkmadığınız konuyu anlatın. Bu kördüğümden kurtulmak istediğinizi ve hem sizin, hem de kurumunuzun nelere ihtiyaç duyduğu konusundaki fikirlerinizi onlarla paylaşın açıklayın. Bazen isteklerinizi uygun bir rica yoluyla dile getirmek, işlerin ilerlemesinde yardımcı olabilir.
- İşyerindeki Yıkıcı Duygulardan Kurtulmak
Hepimizin bildiği gibi bazen kelimeler yetersiz kalır ve iletişim durur. Bu yetkili kişiyi kızgın, sinirli veya alıngan bir ruh haline sokabilir, kendi ekibine veya çalışanlarına saldırmak isteyebilir. “Çalıştığım bankada gişelerin arkasındaki masamda karşımda oturan müşterinin işlemlerini yaparken çalan telefonu açarak cevap verdim. Karşımda ve telefonda birer müşteri varken masamın karşısına gelen bir diğer müşteri “Benim kredi evraklarımı alıp inceler misiniz?” diye sordu. Telefon ahizesini kapatıp, “Size en kısa sürede yardımcı olacağım” diye cevap verdim. Cevaptan tatmin olmayan müşteri “Siz hep böyle yapıyorsunuz, bu bankada işler böyle mi yürüyor?” diyerek bağırıp çağırmaya başladı. O an telefon konuşmam bitmiş ahizeyi yerine koyuyordum. Ayaktaki müşterinin bankam ve benimle ilgili haksız çıkışmaları ve sözleri sinirlenmeme sebep oldu. O an tam sağ elimin altındaki tel zımbayı kavrayarak dişlerimi sıktığımın farkına vardım. Sonra nerede olduğumu ve ne yaptığımı fark edince, “Otur oturduğun yerde, sen bir işyerindesin, böyle davranamazsın” dedim kendi kendime. O anki sinirimi atlatabilmek için orada bulunanlardan müsaade isteyerek lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayarak sakinleşmeye ve sorumluluklarımı hatırlamaya çalıştım. Daha sonra işimin başına dönerek kaldığım yerden çalışmaya devam ettim.” Seminer ve eğitim çalışmalarında bu ve buna benzer birçok hikaye ile karşılaşıyoruz. Bu tür hikayeler anlatanların dışındaki katılımcılara, “Siz de buna benzer olaylarla karşılaşıyor musunuz?” diye sorduğumda, genellikle cevap “Birçok defa” oluyor. Bu ve buna benzer olaylar gün boyu çok sıkça yaşanıyor. İş hayatında başarılı olmak istiyorsanız, çalışanlarınızla, iş ortaklarınızla ve müşterilerinizle nasıl iletişim kuracağınızı, nasıl etkili ilişkiler içinde olacağınızı bilmek zorundasınız. Küçük bir işyeri sahibi için bile bu durum, bir lisandan başka bir lisana çok ani bir değişimin gerektirdiği bir hale gelir. Örneğin, beklentilerinizi çalışanlarınıza anlatma şekliniz, bunları iş ortaklarınızla veya potansiyel müşterilerinizle anlatma şeklinizden farklı olabilir. Bazı durumlarda duygu durumunu paylaşmak doğru ve yararlı olabilir. Başkasına saldırmak veya öfkenin başkasından çıkması çoğu zaman çalışanların ve müşterilerin saygısını ve size olan inancını yitirmeleriyle sonuçlanır. İşyerinde duyguları kontrol etmenin etkili yolları diyebileceğimiz birkaç kısa başlığı sizinle paylaşmak isterim. Kendinize iyi bakmak en iyi ilaçtır. Kendi fiziksel, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarına düzenli olarak dikkat eden bir yönetici ya da çalışan, iş ortamındaki yıkıcı veya olumsuz duygularla daha iyi mücadele edebilir. Bu konularda iyi olanların özgüveni, çalışma azmi ve verimliliği diğerlerine göre daha yüksektir. Yeterli uyku, dengeli beslenme ve düzenli spor bu konuda önemlidir. - Zihninizde ve vücudunuzda başta öfke ve kızgınlık olmak üzere, yıkıcı duyguların ne gibi etkileri olduğunu gözlemleyerek farkına varmaya çaba gösterin. -5-10 dakika yürüyün. Birisine ya da bir duruma öfkelendiğinizde mümkünse ofisten ayrılın ve civardaki uygun bir alanda yürüyün. Olayı zihninizde tekrarlamamaya, iç sesinizin olumsuz yorumlarını kontrol etmeye çalışın. Bu sizin zihninizi dağıtacak ve sabrınızın taşmasını engelleyecektir. Öfkenizi bir danışmana, eğitmene veya güvendiğiniz bir iş arkadaşına açın. Detayları onunla paylaşın. Duygu durumunuzu başkaları ile paylaşmak sizi rahatlatacaktır. Böylece insanlar size destek verecekler, sizin farkındalığınız katkıda bulunacaklar ve ilerlemenize yardımcı olacaklardır. -“Ben neden öfkeleniyorum?” diye kendinize sorun. Çoğu zaman duygularımızın kaynağına doğrudan giderek onları etkisiz hale getirebilirsiniz. Ayrıntılı bir “istemediklerim” listesi yapın. Bu listeye bazı durumların sonucu olabilecek “aptal görünmek”, “hazırlıksız yakalanmak” gibi tüm istemediğiniz şeyleri yazın. Onların tümünü yazdığınız zaman, zihninizi temizlemiş ve üretici sonuçlar yaratır bir şekilde bulacaksınız kendinizi. -Kendinizi meşgul edin. Bazen düşünceleriniz sizi üzen konudan uzaklaştığı zaman sakinleşmeniz çok daha kolay olur. Sizi üzen ya da kızdıran konu üzerinde konuşmayı sürdürmeyin. Odak noktanızın değişmesi, davranış şeklinizi de değiştirecektir. Nelerin yolunda gittiğini, nelerin yolunda gitmediğinden daha fazla düşünürsek stresle daha iyi baş edebilirsiniz. Harekete geçin. Çoğu zaman, işinizin bir bölümü ilerlemiyorsa, diğer bir bölümü, üzerinde çalışmaya hazır olun ve olumsuz giden işlerin sizi olumsuz etkilemesine izin vermeyin. Kendinizi kızgın veya öfkeli hissetmek yerine bu enerjinizi olumlu alanlara yöneltin. Güçlü bir talepte bulunun. Eğer bir şeyin değişmesini istiyorsanız, bunu gerçekleştirmek için çaba harcayın. Karar noktasındaki kişilerle iletişime geçin, onlara içinden çıkmadığınız konuyu anlatın. Bu kördüğümden kurtulmak istediğinizi ve hem sizin, hem de kurumunuzun nelere ihtiyaç duyduğu konusundaki fikirlerinizi onlarla paylaşın açıklayın. Bazen isteklerinizi uygun bir rica yoluyla dile getirmek, işlerin ilerlemesinde yardımcı olabilir.
- Olumsuz Duygular ve İş Performansı
Photo by fauxels on Pexels.com Christine Pearson ve Christine Porath tarafından yazılan “The Cost of Bad Behavior: How Incivility Is Damaging Your Business and What to Do About It” isimli kitapta Olumsuz Duyguların iş performansına etkileri konusunda bazı araştırma sonuçları var. Sizlerle bunları paylaşmak istedim. Bir çalışan iş yerinde nezaketsiz ve düşmanca bir tavırla karşılaştıktan sonra çalışanların; 2/3’nin performansının düştüğü. 4/5’i bu tatsız olayı konuşmaktan, düşünmekten, yorumlamaktan zaman kaybettiği, 3/4 ‘ünün işverenlerine olan bağlılıklarının azaldığı % 12’nin kötü muamele nedeniyle istifa ettiği ortaya çıkmıştır. Araştırmanın başka bir bölümündeki sonuçlara göre; Fortune 1000 Yöneticilerinin, yılda yaklaşık yedi haftalarını çalışanların çatışmalarının çözümü için harcadığı, Ve en ilginç sonuç ise ankete katılanların yüzde 95’i iş hayatında bu tür nezaketsizlik ve kötü muamele ile karşılaştıkları ifade etmeleridir. Bu konunun bana göre en önemli yanı ise; Bu tür olumsuz duyguların bulaşıcılığı ve dolayısıyla olumsuz etkilerin yayılması, Bu etkiler sonucunda kişinin düşündükleri, ilişkileri, davranışları, iş performansı olumsuz etkilenmektedir. Çözüm: Elbette “Duygusal ve Sosyal Zekâ
- Liderlik 2000 Konferansı
Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından 14-15 Kasım 2000 tarihlerinde düzenlenen Liderlik 2000 Konferansında ülkemizden ve dünyadan gerek yöneticilik yapmış gerekse yöneticilere danışmanlık yapmış birçok uzman deneyimlerini paylaştılar. Yürekli Eğitim Danışmanlık Yöneticisi Sayın Ayşegül Yürekli Şengör’ün davetiyle bu çok değerli faaliyeti takip etme imkânı buldum. Konferans sırasında tuttuğum notları, verilen dokümanları ve o günlerde basında yayımlanan yazıları derleyip toparlamıştım. Düşündüm ki bunları sadece kendime saklamaya hakkım yok. Bunları bölümler halinde paylaşıyorum. Yüzyılın başında “Liderlik” konusunda neler konuşulmuş? İşe yarayacak bilgiler mutlaka vardır. Ve buyurun Liderlik turuna... Ömür Boyu Liderim - Süleyman Demirel - TC 9. Cumhurbaşkanı Liderlik ve Vizyon - Bülent Eczacıbaşı - Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı İyi Lider Sorunu Çözer - Peter Senge – MIT’de Üst Düzey Eğitimci Tiyatrodan İlham Alın - Michael Maynard – İngiliz Tanınmış Tiyatro Oyuncusu Mücadele Stratejisi - Dave Taylor- Amerikalı Yönetim Danışmanı Başarıyı Getiren Alışkanlıklar - Dr. Barbara Mackoff, Yönetim Psikoloğu Müzik, Duyarlılık ve Liderlik - Miha Pogacnik - Keman Virtüözü Takım Çalışması ve Kazanma - Gerard Houllıer - Liverpool Teknik Direktörü Yüzyılın Yeni Liderlik Anlayışı - Esat Edin - Kemer Yapı Ve Turizm A.Ş., Ceo Hikayelerle İletişim (Liderlerin Yeni Lisanı!) - Deanna Berg - Innovation Strategies International Adlı Danışmanlık Şirketinin Kurucusu ve Başkanı Liderlikte Yeni Parametreler Ve Yeni Kurallar - Cem Boyner – İş İnsanı Liderlik 2000'de Farklı Hikayeler Farklı Tecrübeler Vardı
- Takım Çalışması ve Kazanma…
Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından 14-15 Kasım 2000 tarihlerinde düzenlenen Lider 2000 Konuşmacıları GERARD HOULLIER - Liverpool Teknik Direktörü Fransa'ya 1998 Dünya Kupası'nı kazandıran Teknik Direktör Gerard Houllier, liderlikte otoriter yaklaşımın artık demode olduğunu belirterek, ‘‘Hırsızlar nasıl bankayı soymadan önce ayrıntıları planlıyorsa, siz de lider olarak önceden ayrıntıları planlamalı ve oyuncularınıza bu ayrıntıları açıklamalısınız’’ dedi. Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından düzenlenen Liderlik 2000 Konferansı'nın son gününde konuşan Houllier, iş dünyası ve spor dünyası arasındaki benzerliklere dikkat çekerek, başarı için motivasyonun önemini vurguladı. Herkesin hayatında insanı devamlı demoralize eden birileri olduğunu söyleyen Houllier, ‘‘Gıcık adamlar vardır böyle. Devamlı kıllık yaparlar. Ama ne olursa olsun siz oyuncularınızı motive etmelisiniz’’ dedi. Bir liderin ‘‘insani özelliklere’’ sahip olması gerektiğini, elemanlarını samimi bir şekilde dinlemesi gerektiğini söyleyen Houllier, ‘‘Ama konuşurken sözcüklerinizi doğru seçin. Açık ve net olun’’ tavsiyesinde bulundu. Konuşmasında iyi bir yöneticinin futbolcularını ya da oyuncularını takip etmesi gerektiğini belirten Houllier, iyi takip konusunda şu örneği verdi: ‘‘Mesela bir futbolcum vardı. Sürekli karısının şikayetlerine maruz kalıyordu. Karısı onun eksik, yanlış, beceriksiz birisi olduğunu söylüyor, bu da onu olumsuz etkiliyordu. Ben gittim karısınla konuştum ve sorunu çözdüm. Hem futbolcumu kazandım, hem de evliliklerini kurtardım.’’ Gerard Houllier, otoriter yaklaşımın artık demode olduğunu belirterek, "Hırsızlar nasıl bankayı soymadan önce ayrıntıları planlıyorsa, siz de lider olarak önceden ayrıntıları planlamalı ve oyuncularınıza bu ayrıntıları açıklamalısınız" dedi. Halen Liverpool Futbol Kulübü'nde yönetici olarak görev yapan Houllier, Liderlik 2000 Konferansı'nda yaptığı konuşmada, spor dünyası ile iş dünyası arasında benzerlikler bulunduğunu söyledi. Oyuncuların Özellikleri Sinirli ya da güçlü Bireysel ve egoist Güçlü karakterli Rekabetçi ve takım adamları Neden daha iyi bir yönetimi istiyoruz? I. Ekspertiz Profesyonel Ustalık Uzman Bir alan adamı Bir futbol uzmanı Sabit gelişme Coach’luk yapabilecek bir adam Ulaşılabilir bir adam II. Kişilik 1. Çevre-Liderlik 2. “Sürekli Formül” : Takım ruhu 3. Dinle 4. Yenilik-canlandırma-Tahmin 5. Kendine taahhüt ve açık tavır 6. Bir örnek ver 7. Oyunun belirsizliğini çıkart 8. Savaş ve kazanan 9. Mükemmeliyetçi biri 10. Hedefler koy 11. Araçlara odaklan-sonuca değil 12. İnisiyatifleri cesaretlendir 13. İhtiras-şevk-kalp 14. Pozitif ol ve kaliteler üzerinde dur 15. İyi bir iletişimci 16. İşi ayıpla, yazarı değil 17. Dürüst ol ve cesaret göster 18. İştirak 19. Yenilgiyle nasıl başa çıkacağını bil. III. Strateji Birisi nereye ve nasıl gideceğine karar vermediği zaman oraya ulaşmak için küçük bir şansı vardır COACH YÖNETİCİ Ulaşılacak Amaçlar Stratejiye sahip olmak taktisyen olmak Nasıl motive olmalıyız? Kendimize güvenimizi ve inisiyatifimizi nasıl koruruz? İnsanları daha fazla çaba sarf etmeleri için nasıl cesaretlendirmemiz gerekir? Motivasyon, güven bir sonuçtur ..........bir sonuç, ..........bir konuşma değil! Sen kimsin, ne yapıyor ve ne söylüyorsun..... Kendine iyi bak "Kendi kendine yönetim”-eğlenceli, neşeli ol Disiplin ve Hayal gücü
- Müzik, Duyarlılık ve Liderlik…
Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından 14-15 Kasım 2000 tarihlerinde düzenlenen Lider 2000 Konuşmacıları MIHA POGACNIK - Sloven bir girişimci, ünlü bir keman virtüözü Konferansı'ta en büyük ilgiyi elinde kemanıyla sahneye çıkan ve liderliği Bach'ın müziği eşliğinde anlatan Slovak keman virtüözü Miha Pogacnik çekti. ‘‘Her benliğin bir kimliği vardır. Liderler de bunu görür’’ diyen Pogacnik, liderin önemli bir özelliğinin de ‘‘Kendi benliğini başkalarında keşfetmeleri’’ olduğunu söyledi. Bir özelliği de ‘‘verimli istifa’’ olarak nitelendiren Pogacnik, ‘‘Yeri geldiğinde dur demeniz gerekiyor. Liderlik, kendi benliğinizde değil başkalarının benliğindedir’’ diye konuştu. Sloven keman virtüözü ve girişimci Pogacnik, sunumunu kemanla gerçekleştirdi. Keman yoluyla düşüncelerini açıklayan Pogacnik izleyenlere zevkli dakikalar yaşattı. Kemanından dökülen notalarla Konferansı izlemeye gelenlere mevsimleri anlatan, çiçekleri koklatan Pogacnik, Yönetimde hislerin önemini vurguladı, iş yaşamında duyguların değil hislerin önemli olduğunu kaydeden Pogacnik, iş yaşamında insanların duygusal değil, hisleri güçlü olan insanlarla, "çalışmayı tercih ettiğini ifade etti. Yaşamının değişik evrelerinde, kişinin değişik ruh halinde olduğunu belirten Pogacnik ," incelik, duruluk, ateş, hırs, hepsi insan dünyasında vardır" dedi. İnsanın, hayatın değişik dönemlerinde değişik kimliklere büründüğünü hatırlatan Pogacnik, liderin bu değişik dönemlerde değişik kimliklerle durum lehine çevirmeyi bilen kişi olduğunu söyledi. Liderin yaratıcılığı ortaya çıkarma yeteneğinin çok önemli olduğunu belirten Pogacnik , "Lider elinde bulunan gücü, çevresindekilerin geliştiriciliğini arttırmak için kullanmalıdır" dedi. Miha Pogacnik, Türkiye gibi farklılıkların yoğun olarak yaşandığı ülkelerde farklılığın sorun olarak değil, güç olarak algılanması gerektiğini söyledi. Türkiye yada Avrupa'da değişik kökenden farklı sosyal statülerden milyonlarca insanın bulunduğunu hatırlatan Pogacnik, "Farklılıklar bir ülkede yada bir şirket içerisinde güç olarak algılanmalıdır. Lider, bu farklılıklar arasında entegrasyonu yaratan ve bunu güce çeviren kişidir" dedi. Liderin yönetimde tek bir disipline yada tek bir stile bağlı olmaması gerektiğini kaydeden Pogacnik "Profesyonel salak" olarak tanımladığı bir çok yöneticinin bunu kavrayamadığını, bu nedenle başarılı olamadığını belirtti.
- 21. Yüzyılın Yeni Liderlik Anlayışı
Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından 14-15 Kasım 2000 tarihlerinde düzenlenen Lider 2000 Konuşmacıları ESAT EDİN - İş İnsanı 20 nci yüzyıl Liderlerine ne oluyor? Dehşet liderler Hitler, Stalin Mussolini Saddam Çavuşesku Mobutu Pinochet Farklılaşan Liderler Atatürk Gorbaçov Roosvelt Gandhi Mandela Değişen Liderlik Lider insanları peşinden sürükleyene denir. – Peter Drucker. Lider... çoban gibidir. Sürünün arkasında durur, en çeviklerin başı çekmesine izin verir. Diğerleri de hep geriden yönlendirildiklerini fark etmeden takip ederler. – Nelson Mandela Lider; bir grup insanı, Hükmederek, Yöneterek, Peşinden sürükleyerek, Çobanlık yaparak daha iyiye, daha güzel biryere taşır. Liderliğin çarkı BERRAKLIK İyi bir hikaye anlatması, Vizyon sahibi olması, Net/ şeffaf inandırıcı olması Güvenilir, ümit verici olması Delilik, adamışlık, fedakarlık BİRLİK Birleştirici olması Yapan+bilen=yapabilen Dinlemesi Dengelemesi YOĞUNLUK Yoğun sonuca gitmek Motive etmek Normal ötesi tahrik etmek Bastırmak Sonuç almak BERRAKLIK Ben kimim ? Ne için yaşıyorum? Bende bir ben İç / dış uyumu (konsantre olmak) Neye değer veriyorum? Keyif Güven Katkı Gelişim Değerler Dünya görüşüm ne? Nasıl dönüyor? Ortam ve şartlar ne? İnsanlar ne istiyor? Neye ihtiyaç var? Ne katkım olabilir? Vizyonum Dürtülerim Misyonum Rolüm ne ? Neler yapacağım? Hangi rolleri alacağım? Sorumluluklarım ne? Önceliklerim ne? Daha iyi nasıl oynarım? Daha iyi nasıl olurum? ROLLERİM VE DEĞERLERİM Süratle değişen dünyada liderlik için; Kişisel üstatlık şart Uçaktaki Dinginlik Zen Ustası Dinginliği ve esnekliği Net focusla yaşamak için iç berraklık Ben kimim, dünya görüşüm, rolüm? Liderler neden cortlar ? 1. Fedakarlığa gelememeye başlar. Sıkılır, adanmışlık gider. 2. Liderliğin 5 zaafına düşerse Statü sonuç yerine önemlileşirse Popülerlik sorumlu tutmaktan önemlileşirse Uyum çatışma yerine tercih edilirse Detaylı bilgi berrak bilgiyi gölgelerse Dokunulmazlık güvenin yerine geçerse 3. Karanlık sualleri ile yüzleşmezse BİRLİK İÇİN DURUMSAL LİDERLİK a. Ne yapacağız ? Görmek / Duymak Trendler Gelişim Innovation b. Nasıl yapacağız? Strateji Sistem Stil Strüktür Ekip Değerler LİDER SOYUNMALI Durumu mirası anlamalı. Değişimin öncüsü olmalı. Güven sağlamalı. Delicesine adanmalı.
- Bir Örgütü Değiştirmek için, Hikayelerini Değiştirin..
Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından 14-15 Kasım 2000 tarihlerinde düzenlenen Lider 2000 Konuşmacıları DEANNA BERG - Innovation Strategies International adlı danışmanlık şirketinin kurucusu ve başkanı; Innovation Network adlı oluşumun aktif üyesi Bir liderin en büyük etkisi kendi öz hikayesine göre değişir Howard Gardner Bir Hikaye Nedir? Öykülerin: Bir başı, ortası ve sonu Karakterleri ve olayları Tansiyonu ve engelleri Sezgi, dönüşüm ve çözümü Dersi veya eyleme çağrısı vardır. Liderler Neden Hikaye Anlatırlar? Bütün örgütler geçmişte ve gelecekte yer alırlar; onun eski tarihi. Bu genellikle, geleceği geçmişe kilitleyen bir hapishane gibidir Gareth Morgon Hiç kimse bir lidere usta bir anlatıcıdan daha fazla hizmet edemez. Hikayeler rol modellere değerler verir ve tasvir edilemez karmaşık işlerin nasıl yürütüleceğini gösterirler Thomas Stwart, Fortune, 7 Eylül, 1998 Çok etkili olmak için hikayeler bulduk, şirket politikasının yerini aldılar. Hikayeler, insanlar değişimi kavrarlarsa bir çevre ve yeni fikirler oluşturur. David Armstrong, Hikaye ile yönetmek. Değerlendirme Bir hikaye nedir? Hikayelerin kullanımları? Liderler neden hikayeleri kullanırlar? Hikayeler neden güçlüdür? Hikaye tipleri Hikayelerin kaynakları Hikayeler nasıl yaratılır? Liderler Neden Hikayeleri Kullanırlar Sorunları tanımlamak, çerçevelemek ve yeniden çerçevelemek için. Paylaşılan bir vizyon stratejik planlar yaratmak için. Motivasyon için. Değerleri iletmek; insanları karar nasıl verilir konusunda eğitmek için. Kendisinin farkında olmasını sağlamak ve davranış değişikliğine ilham vermek için. Yeni fikirlerin ve değişimin kabulünü arttırmak için. İşi eğitmek için. Korkuyu azaltmak için. İnsanları yüksek performans düzeyine çıkarmak için. İnsanlara kendi güçlerini ve kaynaklarını hatırlatmak için. Yaratıcılığı ve yeniliği teşvik etmek için. Satış etkinliğini arttırmak için. Maneviyat, taahhüt ve toplum ruhunu kurmak için. Yeni çalışanları oryante etmek için. Organizasyonun sağlığını ölçmek için. Şirketi kendi rekabetinden ayırmak için. Liderler Neden Hikaye Anlatmaktan Kaçınırlar Hikayeler çok duygusal görünür, iş için uygun değildir. Riski arttırabilir. Çok fazla iş ...............yansıtmayı zorlar. Eski hikayelerin anlatılmasına gerek yok, iktidara bunları kullanarak geldiler. Hikayeler baştan savma ve uyduruktur. Hikayeler Neden Güçlüdür? Doğru hikaye, binlerce teoriden daha değerli olabilir. Warren Bennis. Davranışımız, kendi anlattığımız hikayeleri üretmektir. (Kendi hayat tecrübelerimizden kaynaklanan) Yeni hikayeler bize eski davranış biçimlerimizi sınırlamada yardımcı olur. Hikayeler, yeni fikirlere bilinçli direnişleri engeller ve değişimi hızlandırır. Hikayeler, unutulmuş kişisel bilgi veya kaynaklar için bilinçli veya bilinçsiz arayışlar başlatır. Seçeneklerimizi ve esnekliğimizi geliştirir. Akıl hikayeyi dinleyiciye dinletir ve kendi hikayeleriyle bağlantı kurmaya iter. Hikayelerin Kaynakları Kişisel hayat tecrübeleri (en iyi kaynak) Tahmin Başka kişilerin hikayeleri (arkadaşlar, aile, müşteriler) Filmler, dergiler, gazeteler, internet Çocukların kitapları Hikaye Çerçevesi Aşağıdaki cümleleri tamamlayınız: Bir zamanlar,... Her gün,... Bir gün,.... Ve, bunun için,... Ve, bunun için,... Ve, bunun için,... Ve, son olarak,... Ve bu hikayenin ana fikri.... Hikaye Tipleri İnsanlar, semboller ve hikayelerle yaşar, düşünür ve hareket ederler. Tom Peters Şirkette başarıyı sağlayan kültürel hikayeler, gerçeklik ve gelecek trendler, kararların nasıl alındığı, birisi emirleri dinlemediği zaman. Başka kişiler ve uydurma karakterler hakkında hikayeler. Evrensel deneyimler Bitmemiş hikayeler Grup hikayeleri Ders çıkarılan hikayeler, fobiler, efsaneler, atasözleri, şiirler. Organizasyonların sözlü tarihleri ve projeleri. İyi haber-kötü haber hikayeleri. Zorlukları yenmenin haberleri. Hikayeler Nasıl Yaratılır? Geçmiş olaylar, arka planlar ve tarih. Şimdiki durum İçerik Arzulanan verim ve vizyon Karakterler ve ilişkiler Strateji değişimi (bugünden geleceğe köprü) Sonuç Hikaye anlatma liderlerin en önemli silahıdır. Noel Tichy Yeni Bir Hikaye Yaratmak İnsanlar, bir lider olarak sizin hakkınızda hangi hikayeyi anlatsınlar istersiniz? Hangi mirası terk etmek istersiniz? Başarıyı garantilemiş olsaydınız.......... Hikaye anlatmada ortak tehlike Sen çok söylersin insanlar az dinler. Harry Beckworth (Görünmeyeni satmak) Çok uzun Çok detaylı Çok açıklamalı Öğüt veriyor Tutarsız, derme çatma Aynı hikayenin tekrarlanması Hikaye Kaynakları Hikaye Anlatma İle Yöneticilik. Yeni Bir Liderlik Yöntemi-David Armstrong. Olağanüstü Bir Yöneticinin Saplantıları-Patrick Lencioni. Bir CEO’nun beş günahı, Bir Liderlik Fabli- Patrick Lencioni. Lemming İkilemi......Amaçla Yaşamak, Vizyonla Yönetmek-David Hutchens. FISH-Stephen C. Lundin, Ph.D (Doktora), H Paul ve I. Christensen StoryNet Haberleri-Kat Koppett Yıllık Hikaye Anlatma Festivali-Fonesboro-Tennessee Hikaye Anlatma Başarısı Üzerine Düşünceler Hikaye anlatıcısı, dinleyicilerin ne duymak istedikleriyle, ne duymaya ihtiyaçlarının olduğunun her zaman aynı olmadığını bilmelidir. Diane Cory, Sizin için kişisel anlamı olan hikayeler anlatın. Hikayenizi, dinleyicilerin dünyasına ve amaçlarına bağlayın. Hikayenizi kısa ve basit tutun. Hikayenizin akılda kalması için dekorlar ve resimler kullanın. Hikayenizi dramatize etmek için vücut dilini kullanın. İmajların dinleyicinin kafasında yer etmesi için duyumsal detaylar kullanın. Dinleyicilere kendi sonuçlarını oluşturmak için izin verin, ne öğrenmeleri ya da ne hissetmeleri gerektiğini söylemeyin. İnsanların kendi detaylarını da almak için ara sıra durun. Anlattığınız hikayeyi örneklerle güçlendirin. Bir hikaye defteriniz olsun (bir hikaye not defteri tutun) Hikaye anlatıcıları, daha ileriyi görmek için, büyük rüyalar görmek için ve daha çok insanı etkilemek için hünerlerini kullanırlar. Başka bir deyişle oyunun geliştiği, kuralların belli olmadığı ve rekabetin kaygan olduğu bir ekonomiyle iyi bir bütün oluştururlar. Fast Company Dergisi, 1998. Ve Deanna BERG’den bir hikaye..... Üç Amerikalı, ıssız bir adaya düşer. Birincisi patrondur... İkincisi genel müdür... Üçüncüsü de onların sıradan bir memuru... Sahilde buldukları sihirli lambayı ovuştururken, içinden cin çıkar... Önce patrona sorar: "Dile benden ne dilersen..." Patron dileğini söyler: "Beni bu lanet yerden kurtar. Havai adasında, güzel kızlarla yaşayayım... Şirketlerim, bana para akıtsınlar..." Patron, kendini o anda Havai' de, kızların arasında bulur. Genel müdürün isteği ise şöyledir: "Sabahın karanlığında kalkıp işe gitmekten bıktım. Artık patron olayım. Genel müdürlerim olsun. Emirleri ben vereyim. Rahat yaşayayım." İsteği anında olur. Patronunun bürosundaki koltukta otururken bulur kendini. Sıra, şirketin memuruna gelir. Cine şöyle der: "Bugüne kadar kimse fikrimi sormadı... Ne emir verdilerse onu yaptım. Şimdi de ne isteyeceğimi bilmiyorum. Sen en iyisi, bizim patronla Genel Müdürü geri getir. Ben ne isteyeceğimi onlara sorup, onlardan öğreneyim." Cin, patron ve genel müdürü, anında ıssız adaya geri getirir. Yaşamlarını ıssız adada sürdürmek zorunda kalırlar. Yeni fikirler yaratabilmek için, kalıplaşmış eski fikirleri komple ortadan kaldırmalıyız.
- Liderlik 2000'de Farklı Hikayeler Farklı Tecrübeler Vardı
Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından 14-15 Kasım 2000 tarihlerinde düzenlenen Lider 2000 Konuşmacıları Yeni bir yüzyıl, yeni bir bin yıl, yeni bir ekonomi, yeni organizasyon biçimleri, yeni pazarlama teknikleri, yeni yönetici tipi...Daha hızlı, daha farklı, daha esnek olmayı gerektiren bir dünya...İçgörü, inisiyatif, yaratıcılık, katılımcılık, özgünlük, düşünceleri uygulamaya geçirebilme becerisi, vizyon, dayanıklılık, cesaret, karizma...Ve liderlik. Bir organizasyonun tepesinde bulunmak lider olmak için yeterli mi? Liderlik toplu bir kavram mı yoksa bireysel mi? Liderlerin lider olmasını sağlayan özellikler, deneyimler ve hayatlarındaki aydınlatıcı anlar neler ? Ya siz... Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Kendinize güveniyor musunuz? Risk almaktan korkuyor musunuz? Bugüne kadar ne yarattınız? Hayatınızda anlamlı olan, uğruna mücadele edeceğiniz, odaklanıp bütün enerjinizi yoğunlaştırabileceğiniz bir hedefiniz var mı? Kaçınız bir ekibin, gerçekten bir ekibin içinde çalıştınız ve paylaştınız? Sizlere farklı hikayelerden ortaya çıkmış farklı tecrübeler iletildi LİDERLİK 2000 ÖDÜLLERİ Liderlik 2000 Konferansı kapsamında yeni binyılın Türk liderleri belirlendi. 5 ayrı kategoride seçilen yeni liderler, internette yapılan halk oylamasıyla seçildi. Ödüller; Girişimci, Takım, Genç, Kitle İletişimi ve Etik Değerlere Bağlı olmak üzere toplam 5 kategoride verildi. Girişimci kategorisinde Turk Nokta Net kurucu ortağı ve Genel Müdür Yardımcısı Pınar Kapralı, Takım kategorisinde Fiorentina Teknik Direktörü Fatih Terim, Genç kategorisinde Sabancı Holding Daire Başkanı Ali Sabancı, Kitle İletişimi kategorisinde Ali Taran Creative Workshop Genel Müdürü Ali Taran Etik Değerlere Bağlı kategorisinde Etik Değerler Derneği Kurucusu ve Merck Sparp&Dome Genel Müdürü Faik Somer Liderlik Ödülü'nü almaya hak kazandı. Ve bir gazetecinin konferansla ilgili son notları : (Aslı E. Perker) Demireli yakından görmüş oldum. İngilizcesi daha anlaşılmazmış meğer. Değişim ile ilgili hoş bir anekdot öğrendim. Amerikalı çocuklar Washington D.C' nin açılımını artık şöyle yapıyorlarmış:Washington dot com. Jan Hopkins yaptığı bir George W. Bush röpotajı seyretme fırsatı buldum. Amerika' da Mehmet adında bir Türk doktorunun olduğu ve tedavilerinde teknoloji ile masajı birleştirdiğini öğrendim. Başka bir yerde çok zor bulacağım. Miha Pigacnik' i dinlenme fırsatı buldum.. Mükemmeldi. Ancak bir daha Bach'ın KADER senfonisini doğru düzgün dinleyemeyeceğim. Çünkü Pogacnik liderliği bu senfoni eşliğinde anlattı. Cem Boyner' in televizyonda göründüğünden çok daha iri olduğunu anladım. EN HAKİKİ LİDER GÖZLEMLERİ Konuşmacılar konferanslar sırasında lafı bir hayli dolandırdıkları için tam olarak bir liderin nasıl olması gerektiğini anlamak zor oldu. Fakat sizler için kendi gözlemlerim ve notlarımdan bir derleme yaparak maddeler haline getirdim. Bunlardan en az altı tanesini uygularsanız başarıya ulaşmanız işten değil. Lider olmak için şunlar gerekli: Gömlek çok önemli. Neden bilmiyorum. Öyle dediler. Sorulan soruya asla tam cevabı vermeyeceksiniz. Demirel öyle yapıyor. Mizah duygunuzu geliştireceksiniz, espri YAPACAKSINIZ. Dengesiz olacaksınız. Sakin sakin konuşurken birden bağırmaya başlayacaksınız. Konuşmacılar bazen bu yolu deniyor. VİZYON kelimesini sık sık kullanacaksınız. Vizyon ne demek öğreneceksiniz. Normal bir yönetici olsanız bile lidermiş gibi yapacaksınız. Takım elbise veya tayyör giyeceksiniz. Kadınlar saçlarını topuz yapacak. Muhakkak kemik çerçeveli özellikle dikdörtgen gözlük takacaksınız. Kahveyi şekersiz içeceksiniz. Bir işadamından bahsederken sadece ilk ismini kullanacaksınız. Arada fıkra anlatacaksınız. Ülser olacaksınız. Uykusuzluk çekeceksiniz. Bir konunun esas noktasına asla değinmeyeceksiniz .Çevresinde dolanıp durucaksınız. Sık sık saate bakacaksınız. PATRONU DEVİRMENİN YOLLARI Liderlik nedir , ne değildir? Şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım. Hepimiz bir an için bile olsa lider olmanın hayalini kurmuşuzdur. Ben de ordaydım. Toplantılarda anlatılan her şeyi tek tek not aldım hedefim , iş yerine döndüğümde başımızdaki kişiyi devirmek ve yerine geçmekti."kalk oradan " diyecektim "Ben yeni liderinizim ." Bu yüzden her şeyi can kulağı ile dinledim. Tabi, sağdan soldan gelen seslerden rahat bulabildiğim sürece. İşte bu seslerden bazıları: Yazın yazın... Boşuna yazıyorsunuz.. Bu kadar insanın burada bulunmasının tek sebebi var , o da birbirlerine hava atabilmek "ben oradaydım, ya sen?" diyecekler Patronlar çalışanlarının gururunu okşamak , ağızlarına bir parmak bal çalmak için yöneticilerini buraya göndermişler . Hepimizi aptal yerine koydunuz ya, ne diyeyim. Ne bu? "Morning chat " Ne var yani ? Sıfır... sıfır. Konferansın ikinci gününde ünlü keman virtüözü Miha Pogacnik çıkınca henüz afyonu patlatamamış lider adayları daha bir memnun kaldılar: Neyse en azından müzik dinleyeceğiz. En azından adam çok komik Eee.....Burası Türkiye. Konuşmalar biraz uzayınca uykularda geliyor. Öyle şov falan dinlemiyor kimse Çünkü arada "şov" yapanlar da var .Peter Senge gibi .Elleri ceplerinde çeşit çeşit minik yapsa da insanlar ile vücut diliyle iletişim kurmaya çalışsa da sıkılanlar oluyor Bir türlü gelemeyen kahve molasına bazıları erken başlıyor. Elbette ben de çıkıyorum .Herkes birbiriyle merhabalaşıyor. İlk kural bu. Sonra başlıyor. Konuşulanlar neler mi? Ay donmuyor mu o ayakkabılarla? Bu mevsimde açık ayakkabımı kaldı artık? Bu hostes kızları niye böyle kırmızı giymişler. Sen bir şeyler öğreniyor musun Allah aşkına? Cem Boyner nerede , onunla konuşmam lazım. Jan hopkins' in soruları çok güzel değil mi? Öyle olacak televizyoncu dediğin. Kurabiyeler nerede ? Ne? Yok mu? Sonunda adam gibi bir şey gördük. Adam ne güzel çalışıyor. Ben bu kitapların (yöneticilik ile ilgili) hemen hemen hepsini okudum. Bu parayı boşuna mı verdik, ne?
- Liderlikte Yeni Parametreler ve Yeni Kurallar..
Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından 14-15 Kasım 2000 tarihlerinde düzenlenen Lider 2000 Konuşmacıları CEM BOYNER - iş İnsanı Cem BOYNER’de konuşmasına bir hikayeye ile giriş yaptı. Akşam eve yorgun gelen babaya oğlu “Babacığım beni sinemaya götürümüsün” der. Yorgun baba gitmemek için bahane ararken sehpa üzerindeki gazetede bulunan dünya haritasına gözü takılır. Gazeteyi eline alır ve dünya haritasını rast gele yırtarak oğlunun önüne atar ve “Dünyayı düzeltirsen seni sinemaya götüreceğim” der. Baba oğlunun bu işi çözemeyeceği düşüncesiyle rahat koltuğuna oturur. Az sonra çocuk parçaları birleştirmiş olarak babasının karşısına gelir. Adam şaşkınlıkla “ nasıl yaptın bunu ?” sorar. Çoçuk dünya resminin arkasındaki adam resmini göstererek “Dünyanın arkasındaki adamı düzelttim.” der. Liderliğin Ortak Paydaları : Tutku Öğrenme tutkusu – Öğrenmek sürekli öğrenmek, öğrendiklerini uygulamak Dinlemek – Üçüncü kulakla dinlemek, anlatılmak istenileni dinlemek. Anlatmak Fikirler ve vizyon basit olmalıdır. Değerler – Ölünesi değerler olmalı, bunlar işi ayakta tutar. Değişimi yönetmek. Farklılık yaratmak. İyimserlik – İyimserliği yitirdiğinizde gençliğinizi yitirirsiniz. Kötümserlik başarı getirmiyor. Cem BOYNER’den kısa notlar Evimize gelen misafiri nasıl ağırlıyorsak, müşteriyi de öyle ağırlamalıyız. Sadece önemli şeylere kafayı takmak gerekir. Bir yere bakıp yolumuzu bulmalıyız. Kutup yıldızımız olmalı. Liderler köprüleri korurlar. Başarılı liderler zirveyi hedef gösterirler. Lider, gerçekle hayaller arasındaki ilişkiyi sağlam tutmalıdır. Lider takımın elini bırakmamalıdır. Bugün piyasaya il giren kazanıyor. Karar almamakta bir karardır. Çünkü tereddütleri bitiriyor. Hayalinizdeki resim tam bitmiş olsun ve hedeften gözünüzü ayırmayın. Lider her olayda bir mili saniye önce orada olmalıdır. Her değişimde zarar kardan önce gelir. Çevrenizdekiler başarıyı görebilmeli ve destek olmalıdır. Normal bir işi götüren, yürüten lider değildir. Proje ve fikir çok güzel olabilir, önemli olan çok iyi icra edilmesidir. Lider kamuoyundan korkmaz, onların arkasına saklanmaz. Lider kamuoyunu oluşturur. Davalar için varsanız oluyor, kendiniz için varsanız olmuyor. Yapmamanın siyasi riski yoktur. Yönetici işi doğru yapar, lider doğru işi yapar. Merdiveni doğru duvara dayayan liderdir. Duvara dayanan merdivenden doğru çıkan yöneticidir. Nasrettin Hoca, gece yarısı bir sarhoşun sokak lambası altında yerde bir şey aradığını görür. ”Hayrola ne arıyorsun” der. Sarhoş anahtarını kaybettiğini ve onu aradığı söyler. Hoca “ nerede kaybettin anahtarını? ” der. Sarhoş karanlık bölgeyi işaret eder. Hoca “o halde yanlış bölgede arıyorsun” der. Sarhoş “ama burası aydınlık” diye cevap verir. Delilik sürekli aynı işi yapıp farklı sonuçlar beklemektir. Albert Einstein

















