top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 751 sonuç bulundu

  • Markette Öfke…

    Photo by Andrea Piacquadio on Pexels.com Az önce marketteydim. Kasaya geldim aldıklarımı kasaya koyarken arkamda bir başka müşteri, genç bir anne, 6-7 yaşında oğlu ve 3-4 yaşında kızı. Oğlan annesine “anne bana bunu al” dedi. Anne oğluna “Bana sakın şunu al diye söyleme. gerektiğinde ben alırım.” diye yüksek tonda çıkıştı. Oğlan “derim derim” diye şımarıklık yaptı. Annenin çatık kaşları ile verdiği cevap beni dondurdu “geber o zaman” dedi, o tatlı, o sevimli, o dünyalar güzeli varlığa… Ve elbette 3-4 yaşındaki kız kardeş olan biteni o körpe beynine kaydetti. Ne diye bilirim ki bu konuda. Geleceğimiz çocuklarımıza emanet. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın her konuda doğru eğitilmesi için anne-babalar başta olmak üzere hepimize çok büyük görevler düşüyor. Lütfen çocukların yanında bir şey yaparken, birşey söylerken iki defa üç defa beş defa düşünelim. Her şeyi kaydediyorlar ve gerektiğinde sizi şaşırtacak derecede bunları dışa vuruyorlar. #Öfke #Duygular

  • Duygular bulaşıcıdır…

    Photo by Rodolfo Quiru00f3s on Pexels.com Zaman zaman gittiğim bir kargo şubesi var. İhtiyacım olduğunda onlara gitmeyi tercih ediyorum. Bankoların gerisinde hizmet eden iki genç, güler yüzlü, işini bilen ve seven, pratik, yardımsever hanımefendi çalışıyor orada. Hizmetlerinden memnunum ve hızlılar. Dün sabahtan bu şubeye bir zarf yollamak üzere uğradım. Kapıdan girdiğim anda onları “günaydın” diye selamladım. Karşılık verdiler ama düşük sesle ve duygusuz bir karşılıktı bu. Bu hallerinin sebebi, üst kattaki şube yöneticisinin gergin ve yüksek sesle yaptığı bir telefon konuşmasıydı. Şube çalışanlarının yüzlerinde hafif bir tedirginlik ve gerginlik gözlemlenebiliyordu. Bana yardımcı olan hanımefendi işini yaparken tutuk hareket ediyor, beimle konuurken ise alçak sesle konuşuyordu. Bir ara yanındaki arkadaşına “ne sabah ama… işe böylemi başlanır?” dediğini duydum. İşimi tamamladıklarında oradan ayrıldım. Konu bizimle ilgili olsa da olmasa da etrafımızda yaşanan gerginlikler tatsızlıklardan etkileniyoruz. Bu gerginlikler iş yerimizde ve bir üstümüz tarafından yaşanılıyor ve yaşatılıyor ise işimiz çok daha zordur. Konu gene döndü dolaştı “duygu kontrolü” konusuna geldi. Öfke benliğin yemi, en lezzetli gıdasıdır.  Benlik semirdi mi irade yok olur gider.  İradesi zayıflayanın ruhu intihar eder.  Posalaşmış bir beden taşımak ne ağır zillet, ötelere kapalı bir ruh taşımak ne büyük ihanet.  Şeyh Edebali Güzel duyguları paylaşacağımız, bulaştıracağımız bir hafta olsun… #Öfke #Duygular

  • Duygular bulaşıcıdır…

    Photo by Rodolfo Quiru00f3s on Pexels.com Zaman zaman gittiğim bir kargo şubesi var. İhtiyacım olduğunda onlara gitmeyi tercih ediyorum. Bankoların gerisinde hizmet eden iki genç, güler yüzlü, işini bilen ve seven, pratik, yardımsever hanımefendi çalışıyor orada. Hizmetlerinden memnunum ve hızlılar. Dün sabahtan bu şubeye bir zarf yollamak üzere uğradım. Kapıdan girdiğim anda onları “günaydın” diye selamladım. Karşılık verdiler ama düşük sesle ve duygusuz bir karşılıktı bu. Bu hallerinin sebebi, üst kattaki şube yöneticisinin gergin ve yüksek sesle yaptığı bir telefon konuşmasıydı. Şube çalışanlarının yüzlerinde hafif bir tedirginlik ve gerginlik gözlemlenebiliyordu. Bana yardımcı olan hanımefendi işini yaparken tutuk hareket ediyor, beimle konuurken ise alçak sesle konuşuyordu. Bir ara yanındaki arkadaşına “ne sabah ama… işe böylemi başlanır?” dediğini duydum. İşimi tamamladıklarında oradan ayrıldım. Konu bizimle ilgili olsa da olmasa da etrafımızda yaşanan gerginlikler tatsızlıklardan etkileniyoruz. Bu gerginlikler iş yerimizde ve bir üstümüz tarafından yaşanılıyor ve yaşatılıyor ise işimiz çok daha zordur. Konu gene döndü dolaştı “duygu kontrolü” konusuna geldi. Öfke benliğin yemi, en lezzetli gıdasıdır.  Benlik semirdi mi irade yok olur gider.  İradesi zayıflayanın ruhu intihar eder.  Posalaşmış bir beden taşımak ne ağır zillet, ötelere kapalı bir ruh taşımak ne büyük ihanet.  Şeyh Edebali Güzel duyguları paylaşacağımız, bulaştıracağımız bir hafta olsun… #Öfke #Duygular

  • Agusto Boal Yaklaşımı ile “Sosyal Zekâ”

    Anahtar Eğitim – İlişkilerde Ustalık Atölyesinden Sosyal Zeka çok kısaca “Kişinin diğer kişi/kişileri tanıması, anlaması ve onlar ile ilişkilerini yönetebilmesidir. Augusto Boal, eylemde bulunma iradesinin seyirciye devredilebileceği bir alternatif model oluşturan, “seyirci-oyuncu” terimini ortaya çıkaran tiyatro kuramcısı, yazar, yönetmen ve politikacıdır. Ezilenlerin Tiyatrosu, Paulo Freire’nin Ezilenlerin Pedagojisi kuramından yola çıkarak Augusto Boal’in oluşturduğu bir tiyatro kuramıdır. Ezilenlerin Pedagojisi’de Freire;  * bir problemin tanımlanması,  * diyalog aracılığıyla yorumlanması  * olası çözümler denenmesini önerir.  Bu süreçte öğreten-öğrenen karşıtlığının kırılması için eğitmenin, çözümü önceden bilen ve tüm tartışmayı da oraya yönlendiren biri konumunda olmaması gerekir. Boal de benzer şekilde, tiyatro çalışmalarında seyircileri seyirci-oyuncu olmaya kışkırtan, yanıtlar bulmalarını ve yanıtları sahne üstünde eylem halinde göstermelerini teşvik eden, koordinatör işlevi gören bir “joker”den bahseder. Bu yöntem “Sosyal Zeka” konusunda yapılacak çalışmalarda yaratıcı drama atölyesi formatında etkin olarak kullanılabilir. Bu tür bir atölyede Boal’in geliştirdiği dört aşamadaki doğaçlamaların kullanılması ile “Sosyal Zeka” konusunun sosyal bilinç ve ilişki yönetimi alanlarında da farkındalık, yorumlama, uygulama sağlanacaktır. #AgustoBoal #ForumTiyatro

  • Agusto Boal Yaklaşımı ile “Sosyal Zekâ”

    Anahtar Eğitim – İlişkilerde Ustalık Atölyesinden Sosyal Zeka çok kısaca “Kişinin diğer kişi/kişileri tanıması, anlaması ve onlar ile ilişkilerini yönetebilmesidir. Augusto Boal, eylemde bulunma iradesinin seyirciye devredilebileceği bir alternatif model oluşturan, “seyirci-oyuncu” terimini ortaya çıkaran tiyatro kuramcısı, yazar, yönetmen ve politikacıdır. Ezilenlerin Tiyatrosu, Paulo Freire’nin Ezilenlerin Pedagojisi kuramından yola çıkarak Augusto Boal’in oluşturduğu bir tiyatro kuramıdır. Ezilenlerin Pedagojisi’de Freire;  * bir problemin tanımlanması,  * diyalog aracılığıyla yorumlanması  * olası çözümler denenmesini önerir. Bu süreçte öğreten-öğrenen karşıtlığının kırılması için eğitmenin, çözümü önceden bilen ve tüm tartışmayı da oraya yönlendiren biri konumunda olmaması gerekir. Boal de benzer şekilde, tiyatro çalışmalarında seyircileri seyirci-oyuncu olmaya kışkırtan, yanıtlar bulmalarını ve yanıtları sahne üstünde eylem halinde göstermelerini teşvik eden, koordinatör işlevi gören bir “joker”den bahseder. Bu yöntem “Sosyal Zeka” konusunda yapılacak çalışmalarda yaratıcı drama atölyesi formatında etkin olarak kullanılabilir. Bu tür bir atölyede Boal’in geliştirdiği dört aşamadaki doğaçlamaların kullanılması ile “Sosyal Zeka” konusunun sosyal bilinç ve ilişki yönetimi alanlarında da farkındalık, yorumlama, uygulama sağlanacaktır. #AgustoBoal #ForumTiyatro

  • Dikkat İzleniyorsunuz..

    Denize girdiğim yerlerde eğer üzerinde dinlenecek ve güneşlenecek dubalar varsa mutlaka oralara çıkarım. Oralar çocuklar ve gençlerin de ilgisini çeker ve onları izlemek çok eğlenceli gelir bana. Bu arada oralardan denize atlamayı bende severim. 🙂 Ohh geniş bir dubası olan bir plajdayım. Yavaş yavaş serin sulara kendimi bırakıyorum ve biraz yüzdükten sonra dubaya ulaşıyorum. Çoğunluk gençler şakalaşıyorlar, gülüyorlar, denize dalıp çıkıyorlar. Dikkatimi bir baba oğul çekiyor. Bu arada sayfada kullandığım fotoğraflar onlar değil :-)) Oğul 10 yaşlarında. Belli ki dalma ve yüzmeyi geliştirme, bundan en üst düzeyde keyif alma günleri. Baba oğul peş peşe denize atlıyorlar ve tekrar dubaya çıkıyorlar. Zaman zaman duba üzerinde güneşleniyorlar. Hepsi çok sıradan çok normal şeyler değil mi? Bence de… :-)) Benim dikkatimi çeken hatta gözlemlediğim konuya gelince. Baba önden denize atladığında oğlu peşinden atlarken birebir babasını taklit ederek atlıyor. Yaşayarak öğrenme… 🙂 Ve babasına soruyor “nasıl oldu baba” diye. Baba onu motive edecek güzel şeyler söylüyor ve bu keyifli deniz aktivitesi devam ediyor. Bir ara baba denizden çıktı ve dubanın üzerinde yüzüstü uzandı. Oğlu denizden çıkınca hemen onun yanına küçük bir modeli gibi yattı. Babasına baktı bacakları nasıl duruyor, ellerini nereye koymuş, kafası ne durumda ve aynı o pozisyonu aldı. Arada bir babasını kontrol etti. Değişiklikler varsa hemen uyguladı. Sonrada bu keyifli denize dalma oyunu devam etti. Çocuk eğitimi çok önemli çok hassas ve bu konuda uzmanlık gerektiren bir alan. Bu konuda hiçbir zaman ahkam kesmek istemem sadece gözlemlerimi paylaşıyorum. Uzmanlar der ki “bir insan tüm yaşamını 0-8 yaş arasında öğrendikleri ile sürdürür”. Yani çocuğun ailede yaşadıkları çok önemli, okul öncesi ve okulun ilk yıllarında yaşadıkları çok önemli. Tavır, hareket, duruş, değerler konularında çocuklarımızın ilk örnek alacakları kişiler, anne-baba, ailenin diğer bireyleri, çocuğa bakan kişilerdir. Sonrasında elbette öğretmenler ve diğerleri. Çocuklar her an her durumu kaydediyor, alışkanlık haline getiriyor ve hatta aleyhinizde delil olarak bile kullanıyor. “Sen şöyle demiştin” ya da “sen böyle olunca şöyle davranmıştın” diye. Bu konuları konuşurken zaman zaman şu örneği veririm. Aynanın karşısında saçlarımı tararken kendime “aynı İsmail Beceren gibi tarıyorsun” derim kendime. Nur içinde yatsın Baba Beceren… UNUTMAYIN : Çocuklar izliyor ve aynen hayatlarına geçirerek uyguluyorlar…

  • Dikkat İzleniyorsunuz..

    Denize girdiğim yerlerde eğer üzerinde dinlenecek ve güneşlenecek dubalar varsa mutlaka oralara çıkarım. Oralar çocuklar ve gençlerin de ilgisini çeker ve onları izlemek çok eğlenceli gelir bana. Bu arada oralardan denize atlamayı bende severim. 🙂 Ohh geniş bir dubası olan bir plajdayım. Yavaş yavaş serin sulara kendimi bırakıyorum ve biraz yüzdükten sonra dubaya ulaşıyorum. Çoğunluk gençler şakalaşıyorlar, gülüyorlar, denize dalıp çıkıyorlar. Dikkatimi bir baba oğul çekiyor. Bu arada sayfada kullandığım fotoğraflar onlar değil :-)) Oğul 10 yaşlarında. Belli ki dalma ve yüzmeyi geliştirme, bundan en üst düzeyde keyif alma günleri. Baba oğul peş peşe denize atlıyorlar ve tekrar dubaya çıkıyorlar. Zaman zaman duba üzerinde güneşleniyorlar. Hepsi çok sıradan çok normal şeyler değil mi? Bence de… :-)) Benim dikkatimi çeken hatta gözlemlediğim konuya gelince. Baba önden denize atladığında oğlu peşinden atlarken birebir babasını taklit ederek atlıyor. Yaşayarak öğrenme… 🙂 Ve babasına soruyor “nasıl oldu baba” diye. Baba onu motive edecek güzel şeyler söylüyor ve bu keyifli deniz aktivitesi devam ediyor. Bir ara baba denizden çıktı ve dubanın üzerinde yüzüstü uzandı. Oğlu denizden çıkınca hemen onun yanına küçük bir modeli gibi yattı. Babasına baktı bacakları nasıl duruyor, ellerini nereye koymuş, kafası ne durumda ve aynı o pozisyonu aldı. Arada bir babasını kontrol etti. Değişiklikler varsa hemen uyguladı. Sonrada bu keyifli denize dalma oyunu devam etti. Çocuk eğitimi çok önemli çok hassas ve bu konuda uzmanlık gerektiren bir alan. Bu konuda hiçbir zaman ahkam kesmek istemem sadece gözlemlerimi paylaşıyorum. Uzmanlar der ki “bir insan tüm yaşamını 0-8 yaş arasında öğrendikleri ile sürdürür”. Yani çocuğun ailede yaşadıkları çok önemli, okul öncesi ve okulun ilk yıllarında yaşadıkları çok önemli. Tavır, hareket, duruş, değerler konularında çocuklarımızın ilk örnek alacakları kişiler, anne-baba, ailenin diğer bireyleri, çocuğa bakan kişilerdir. Sonrasında elbette öğretmenler ve diğerleri. Çocuklar her an her durumu kaydediyor, alışkanlık haline getiriyor ve hatta aleyhinizde delil olarak bile kullanıyor. “Sen şöyle demiştin” ya da “sen böyle olunca şöyle davranmıştın” diye. Bu konuları konuşurken zaman zaman şu örneği veririm. Aynanın karşısında saçlarımı tararken kendime “aynı İsmail Beceren gibi tarıyorsun” derim kendime. Nur içinde yatsın Baba Beceren… UNUTMAYIN : Çocuklar izliyor ve aynen hayatlarına geçirerek uyguluyorlar…

  • İlişkilerde Ustalığın Önündeki Engeller…

    Photo by Dani Hart on Pexels.com İlişkilerde Ustalık Atölyesinde Katılımcılar ile konuştuğumuz konularda biri “ilişkilerde ustalığın önündeki engeller nelerdir?” sorusuydu. Çıkan görüşlerden bazıları şunlar. * Kontrol edilemeyen duygular, * Önyargılarımız, * Stresin etkisinden kurtulamamak, * Egoist tavırlar, * Amygdala Korsanlığı, * Korkularımız, * Statü / hiyerarşi, * Kültürel farklılıklar, * Utanma, * Özgüven Eksikliği, * Bencillik, * Kontrolsüz kişisel hırslar, * Kişisel çıkarların öne çıkması, * Kıskançlık

  • İlişkilerde Ustalığın Önündeki Engeller…

    Photo by Dani Hart on Pexels.com İlişkilerde Ustalık Atölyesinde Katılımcılar ile konuştuğumuz konularda biri “ilişkilerde ustalığın önündeki engeller nelerdir?” sorusuydu. Çıkan görüşlerden bazıları şunlar. * Kontrol edilemeyen duygular, * Önyargılarımız, * Stresin etkisinden kurtulamamak, * Egoist tavırlar, * Amygdala Korsanlığı, * Korkularımız, * Statü / hiyerarşi, * Kültürel farklılıklar, * Utanma, * Özgüven Eksikliği, * Bencillik, * Kontrolsüz kişisel hırslar, * Kişisel çıkarların öne çıkması, * Kıskançlık

  • Duygularım, Zorba ve Ben’den… 2

    “…Negatif duygular aklımızın içine sızmak konusunda son derece başarılıdır. Bu ufak sızıntı, kılcal damar kanamalarına benzer. Eğer önemsenmez ise bedeninizde oluşacak morarmaların ruhunuzda ve duygularınızda oluştuğunu bir düşünün.. Budist felsefeye göre, insan hayatını olumsuz etkileyen 3 zehir bulunur. Bunlar: 1. Nefret, öfke, saldırganlık 2. Tutku, bağımlılık 3. Saplantı, kuruntu, aldanma Bu üç zehir, kontrol altında tutulamayan ego ile göbekten bağlıdır. Zihinsel serbestlikten doğan tatmin, sakinlik, sukunet, sevgi ve şefkat ise bu üç zehire karşı kullanılabilecek panzehirlerdir. Panzehirlerin, zehirin kendisinden üretildiğini daima aklımızda bulundurmalıyız. Bu sebeple, hayatı kolaylaştırmanın en etkin yolu, negatif duygularımızı bastırmak ya da bu olumsuz halden kurtulmak değildir. Önemli olan, bu hallerin içinde barındırdığı bilgiye ulaşabilmektir. Bu da, sağlıklı bir zihin ile mümkündür ki; sağlıklı zihnin anahtarı Duygusal Zeka öğretisinin içinde yer alır.” ALINTI : “Mobbing ile Mücadelede Alınabilecek Zihinsel Önlemler”  Ayça Mumkule, Eray Beceren – Postiga Yayınları

  • Duygularım, Zorba ve Ben’den… 2

    “…Negatif duygular aklımızın içine sızmak konusunda son derece başarılıdır. Bu ufak sızıntı, kılcal damar kanamalarına benzer. Eğer önemsenmez ise bedeninizde oluşacak morarmaların ruhunuzda ve duygularınızda oluştuğunu bir düşünün.. Budist felsefeye göre, insan hayatını olumsuz etkileyen 3 zehir bulunur. Bunlar: 1. Nefret, öfke, saldırganlık 2. Tutku, bağımlılık 3. Saplantı, kuruntu, aldanma Bu üç zehir, kontrol altında tutulamayan ego ile göbekten bağlıdır. Zihinsel serbestlikten doğan tatmin, sakinlik, sukunet, sevgi ve şefkat ise bu üç zehire karşı kullanılabilecek panzehirlerdir. Panzehirlerin, zehirin kendisinden üretildiğini daima aklımızda bulundurmalıyız. Bu sebeple, hayatı kolaylaştırmanın en etkin yolu, negatif duygularımızı bastırmak ya da bu olumsuz halden kurtulmak değildir. Önemli olan, bu hallerin içinde barındırdığı bilgiye ulaşabilmektir. Bu da, sağlıklı bir zihin ile mümkündür ki; sağlıklı zihnin anahtarı Duygusal Zeka öğretisinin içinde yer alır.” ALINTI : “Mobbing ile Mücadelede Alınabilecek Zihinsel Önlemler”  Ayça Mumkule, Eray Beceren – Postiga Yayınları

  • Duygularım, Zorba ve Ben’den.. 1

    DUYGULARIM, ZORBA VE BEN ” … Gerçek şu ki; huzursuzluk ve rahatsızlık içindeki bir zihin perdelenir. Gerçek apaçık ortadadır, ama kişi huzursuzluğunun etkisiyle rahatsızlanan zihni sayesinde gerçekleri kolayca çarpıtabilir. Zihnin ürettiği bu çarpıtılmış gerçekle başa çıkmanın en etkin yolu, rahatsızlık çekmeyen bir “zekâ” ya sahip olmaktır. Bu sebeple IQ ve EQ tam bir ahenk içinde işe koyulmalıdır. Zihne rahatsızlık veren durumlar bizzat bizim düşüncelerimizden doğmaktadır. Üstelik bu düşünceler bize o kadar gerçekçi gelir ki; bir çeşit aldanış içine gireriz. Yapılması gereken; mantıkla hareket etmek, düşüncelerimiz ile çarpıtılmış görüşlerimizi akıl yoluyla çökertmektir. Ancak bu şekilde duygularımızın hiç şaşmayan bir pusula ya da yol gösterici meşale olmasına olanak tanımış oluruz.” Duygularım, Zorba ve Ben “Mobbing’e Karşı Mücadelede Alınabilecek Zihinsel Önlemler” – Ayça Mumkule & Eray Beceren – Postiga Yayınları

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn
  • Instagram
  • YouTube

©2021, Anahtar Eğitim

bottom of page