top of page

Çocuklar Ebeveynlerinin “Kendini Gerçekleştirme” Platformu Değildir!

“Büyüdüğüm zaman küçük bir oğlan çocuğu olmak istiyorum.” Joseph Heller

Bazen, ebeveynliğin destek ve tedaviye ihtiyaç duyulan bir hâl olduğunu düşünüyorum. Hatta daha da ileri giderek bu hâlin bir tür delilik hâli olduğunu bile söyleyebilirim. Bu düşüncemin sebebi çok açık: İstisnalar kaideleri bozmasa da, pek çok ebeveyn, çocuklarını kendilerinin devamı olarak görüyor ve onun geleceğini "kendi doğruları" nın kılavuzluğunda oluşturmaya çalışıyor. Oluşturma kavramının altını bilerek çizdim.. Deliliğin derece göstergesi büyük ölçüde bu çünkü.. Ben de bir anneyim. Zor da olsa, çocuğumun benden bir parça olmasına rağmen, farklı özellikleri ve istekleri olan farklı bir birey olduğunu kabullendim. Üstelik, farklılığımızın, kendi gelişimim için de bir fırsat içerdiğini fark ettim. Ben onu büyütüp hayata hazırlarken, o da beni eğitiyor ve hayata bakış açımı geliştiriyor. Bizler, sürekli kendi taleplerimizi karşılamayan çocuklarımızdan bahsedip duruyoruz. Olur da, onlara gerçekten ne istediklerini sorarsak, alacağımız cevapların mantıksızlığı konusundaki peşin hükümlerimizin prangası ile zapt edilmiş vaziyetteyiz. O cevaplar kafamızın içindekiler ile uyum sağlamazsa (ki hayatta başarılar, asla sağlamaz) önce hayal kırıklığı ve hemen ardından da öfke nöbetine yol açan mikro sinyaller veren bir pranga bu. Yani önce o prangayı devre dışı bırakmak şart.. Bizler isteklerimiz gerçekleşmediğinde ya da işlerimiz umduğumuz gibi yürümediğinde nasıl huzursuz oluyorsak, çocuklarımız da, insan olmaları gereği aynı huzursuzluğu yaşıyorlar. Size sunulmadığını düşündüğünüz fırsatlar sebebiyle sahip olamadığınız hedeflerinizi çocuklarınız sahiplenmek zorunda değiller. Bu iş padişahlık gibi atadan oğula geçmiyor. Ben bir seçim yaptım ve kendimi çocuğuma kılavuz kıldım. Biz ebeveynler, çocuklarımıza hedef belirlemek yerine, kendi başarı faktörlerini ve potansiyellerini ortaya çıkarmalarına destek olmalıyız. Bu bizim biricik görevimiz olmalı. İçinde bulunduğumuz sistem, zaten büyük ölçüde; dayatma bir hayat, dayatma hedefler ve sonrasında da pişmanlık dolu bir ömür sarmalına doğru sürükleyebilecek kudrette. Ebeveynler bu sarmalın içine iten değil de yolda tutan rolü üstlenseler ne harika olur öyle değil mi? Uzun lafın kısası; çocuğunuza sorun lütfen. Unutmayın, onun için planladığınız hayatı o yaşayacak. Dolayısıyla, sizin planladığınız bir gelecekte yarı mutlu olacağına, bırakın kendi planladığı hayatında bazen mutsuzluklar yaşasın. Başarısızlığı yaşamadan, başarının ve mutluluğun ne demek olduğunu bilemez ki? ve bırakın, her ne yaşarsa yaşasın, onun seçimi olsun. Bana sorarsanız, her insan, kendi seçimlerini yaşamakta sonuna kadar özgür olmalıdır.

Not: Prangalarınız yazdıklarıma anti tez üretmenizi sağlayan mikro dıt dıtlara başladı. İtiraf edin ;)

11 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page