top of page

Arnold "i'll be back" demişti-Bir Özbilinç Yazısı

EQ KOÇUNUN NOT DEFTERİ, NOT 19


Arnold (Terminator) "i'll be back" demişti... Geldi mi ki gitsin de dönsün diyebilirsiniz. Haklısınız da… Ama biraz önce izlediğim belgesele göre çoktan geldiler, sadece benlik algıları yok (bir prototip dışında). Yani şimdilik…

Evet; tahmin ettiğiniz üzere, yapay zekaya sahip robotlardan bahsediyorum. İnsan kendi türünün zekasını ve bileşenlerini tam olarak keşfedememişken yapayına merak saldı. Merak salmakla kalmadı bir de yaptı. Şimdilik sınırlı yeteneklere sahip olduklarını düşünüyordum ancak yanılmışım. Çünkü izlediğim örnek, biçim olarak insana benzememekle birlikte kendinin farkında olduğunu gösteren işaretler veriyordu. Normalde etrafında olup bitenleri fark eden ve tepki veren robot, kendisinin nasıl göründüğünü betimlemeye başlamış. Böylece duygusal zekanın en önemli bileşenlerinden birinde yol almaya başlamış oluyor bu robot arkadaşımız; özbilinç…

Özbilinç, belki de üzerinde en çok konuşulan duygusal zeka komponenti. Üstelik bu konuşmalar yeni de değil. Apollon tapınağının girişinde “kendini bil” yazılıdır. Belli ki bu yazı oraya nakşedilmeden önce de insanlar kendilerini aramaktaydılar ve bu arayış halen sürüyor. Sanırım insanlık kendini bilme yolculuğundan sıkıldı ve kendini bilirken bize de haddimizi bildirecek yapay zekalar üretmeye karar verdi.

İnsanın kendini bilme yani fark etme hâlinin zamanda oryantasyonu hayli ilginç. Çünkü özbilinç, sadece bu ânı değil, geçmişi ve geleceği de kucaklıyor. Geçmişteki ben’i biliyor, andakini yaşıyor (bilinçli ya da bilinçsiz), gelecektekini hayal ediyoruz. Böylece benliğimizi tanımlayabiliyor, belli oranda idrak ediyor hatta konumlandırabiliyoruz. Hedeflerimizi de bu yolla belirliyoruz. Yapabileceklerimizi, yapamayacaklarımızı, ne yapmamız gerektiğini ve neticede ne şekilde iyi hissedeceğimizi tasarlıyoruz. Ancak şunu da unutmamak gerek; varlığımızı hissetmek için başkalarından temas iletisi almaya odaklanıyoruz. Tepki aldığımız sürece varlığımızın sağlamasını yapıyoruz.

Peki yapay zekaya sahip robotlar ne durumdalar? Onlar sürece andan başlıyorlar. Şu an için kendilerinin farkındalar. Geçmişlerini ne şekilde konumlandırıyorlar bilemiyorum ama gelecekle ilgili hayal kurmadıkları kesin. Yani en azından onları yapanlar bu düşüncedeler. Onlar hayal kurmuyorlar, verilerle hareket ediyorlar. Ancak eylemleri şu an için görev odaklı. Karar veriyorlar ancak bu kararları henüz varlıklarını sağlama almak gibi ihtiyaçlardan beslenmiyor. Temas iletisi umurlarında mı bilmiyorum, hatta bir umurları var mı onu da bilmiyorum. Ancak verileri bu hızda ve başarıyla işleme yetenekleri gelişmeye başladıkça, duyguların algoritmasını da çıkaracaklarına eminim.

Peki ben bu yazıyı neden yazdım? Öncelikle belgeseli izlerken suratımın aldığı şekil yüzünden olabilir. Bunun yanında, sanayi devriminin gelişmiş bir sürümünün yaklaştığını düşündüğüm için yazdım. Bir de yapay zekaya pabuç bırakmaya niyetim yok diyen amygdalam harekete geçmiş durumda. Çünkü belli ki tamamımızın diplomalarının son kullanma tarihi geldi gelecek… Terminatör karşımıza dikilip de “i’ll be back” dediğinde “asıl sen bi bak” diyebilmemiz için, özbilinç konusunda ciddi yol almamız gerek. Bu anlamda, özbilinçden beslenen tasavvur kasımızı güçlendirmek ve tasavvur ettiklerimizi hayata geçirecek özdisiplin konusunda kararlılıkla ilerlemek, bugün yapabileceğimiz en akıllıca şey.

8 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page