Psikolojik Güvenliğin Önündeki Engeller
- Eray Beceren

- 28 Tem
- 3 dakikada okunur
Bugün, Psych Safety platformunda 18 Temmuz 2025 tarihinde yayımlanan ve Iterum Ltd'nin kurucusu ve CEO'su, yüksek performanslı ekipler ve psikolojik güvenlik uzmanı Tom Geraghty tarafından hazırlanan "Psikolojik Güvenliğin Önündeki Engeller" başlıklı bir araştırmayı ele alacağız. Bu araştırma, işyerinde fikirlerimizi, sorularımızı, endişelerimizi veya hatalarımızı dile getirme konusunda bireysel olarak algıladığımız deneyimsel engelleri derinlemesine inceliyor.
Araştırma, 138 katılımcıyla yapılan bir anket sonucunda ortaya konulmuştur. Katılımcılara, işyerinde konuşmaktan alıkoyan en büyük üç engeli seçmeleri için 12 farklı seçenek sunulmuş ve %62'si (86 kişi) ek serbest metin yanıtları da sağlamıştır.

Peki, en çok hangi engeller öne çıkıyor?
Anketin en şaşırtıcı sonuçlarından biri, "Zaten bir fark yaratacağını sanmıyorum" seçeneğinin zirvede yer alması oldu. Bu, çoğu zaman farkındalık kampanyaları veya ceza korkusuna odaklanan geleneksel yaklaşımların ötesinde, eylemsizliğin ve farksızlığın psikolojisine ışık tutuyor.
Önemli bir başka bulgu ise, korkuların ne kadar geniş bir yelpazeye yayıldığıdır.
En düşük sıralarda yer alan engeller bile bazı kişilerin en derin endişeleri arasında yer almaktadır. Bu durum, tek tip, "herkese uyan tek kalıp" yaklaşımların psikolojik güvenliği tesis etmede yetersiz kalacağını açıkça ortaya koymaktadır. Bu tür yaklaşımlar, özellikle sesi en az duyulan gruplar için sessizlik ceplerini olduğu gibi bırakabilir.
Engeller Nasıl Birbirini Destekliyor?
Araştırma, engellerin genellikle birbirini pekiştirdiğini de gösteriyor. Jaccard indeksi kullanılarak yapılan analizler, belirli bariyer çiftleri arasında güçlü bağlantılar olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin:
Ceza ve Baş Belası Olma Korkusu (0.325): Cezai sonuçlardan veya baş belası olarak etiketlenmekten endişe edenlerin %32,5'i her ikisini de seçmiştir.
Ceza ve Faydasızlık Duygusu (0.270): Ses çıkarmanın ceza getireceğinden endişe edenlerin %27'si, seslerinin bir fark yaratmayacağından da şüphe duymuştur.
Baş Belası Olma ve Faydasızlık Duygusu (0.242): Baş belası olarak etiketlenme utancından korkanların yaklaşık dörtte biri, ses çıkarmanın anlamsız olabileceğini de hissetmiştir.
Bu bağlantılar, insanların aynı anda birden fazla korku ve endişe taşıdığını gösteriyor. Bu nedenle, bir korkuyu ele alıp diğerini göz ardı etmek, kişilerin psikolojik olarak güvensiz hissetmeye devam etmesine neden olabilir.
Engellere Yönelik Üç Temel Arketip
Araştırma, her bir kişinin ilk üç yanıtının kümelenmesini analiz ederek üç ana arketip belirlemiştir:
Korkudan Kaçınan Arketip (%61):
Baskın Engeller: Ceza (%61), Baş belası olma (%59), Faydasızlık (%50), Uyum (%48).
Yaklaşımlar: Bu grup, güç eşitsizliklerinin azaltılmasından ve sorunlu davranışların ele alınmasından fayda görebilir. Açıkça belirtilmiş misilleme yapmama politikaları, tamamen anonim kanallar ve liderlerin ses çıkarmayı desteklediğine dair görünür işaretler gibi güçlü güvenlik sinyalleri önemlidir. Ayrıca, "teşekkür etme," takip eylemlerini paylaşma ve başarı hikayelerini sergileme gibi sonuçları gösteren eylemlerle bu korkuların giderilmesi gerekir.
Öncelikli Uygulamalar: Güç eşitsizliklerini eşitleme; kalıcı sorunlu davranışları ele alma.
Yeterlilik Kaygılı Arketip (%56):
Baskın Engeller: "Aptal görünme" (%56), "Zaten bilmeliydim" (%33), İtibar (%44). Bu kişiler genellikle daha deneyimli ve niteliklidir.
Yaklaşımlar: Daha açık grup normları (ekip sözleşmeleri gibi), daha fazla kolaylaştırma ve ses çıkarmanın ne zaman geçerli olduğu konusunda netlikten fayda sağlayabilirler. Hataları kabul etme, retrospektifler ve öğrenme ekipleri gibi öğrenme egzersizleri düzenlemek, sesin öğrenmeye yol açtığını gösteren geri bildirim döngüleri oluşturarak "önemi var mıydı?" boşluğunu kapatmak da faydalı olacaktır.
Öncelikli Uygulamalar: Etkili dinleme ve alan tanıma; açık ve şefkatli iletişim.
Sürekli Uygunlukçu-Şüpheci Arketip (%67):
Baskın Engeller: Faydasızlık (%67), Uyum (%61), Düşük Ceza (%14), Düşük Baş belası olma (%19).
Yaklaşımlar: Sosyal kanıtlara ihtiyaç duyarlar; etki gösterileri, başarı hikayeleri, akran ve lider şampiyonları ve sesin eyleme yol açtığını gösteren açık metrikler bu gruba fayda sağlar. Farklı konuşma yollarını (sözsüz, eşzamansız vb.) benimsemek ve göz teması, vücut dili ve diğer farklılıklar etrafındaki farklı ihtiyaçları kabul etmek de çok önemlidir.
Öncelikli Uygulamalar: Ses çıkarmayı ödüllendirme; retrospektifler, futurespektifler ve diğer öğrenme uygulamaları.
Unutulmamalıdır ki bu gruplamalar kesin değildir; her birimiz birden fazla arketiple örtüşebilir ve farklı ekiplerde, zamanlarda veya bağlamlarda farklı arketipleri temsil edebiliriz.
Niteliksel Analizden Gelen Ek Engeller
Ankete verilen serbest metin yanıtları, nicel bulguların üzerine eklenen bazı önemli endişeleri de ortaya çıkarmıştır.
Anonimlik ve Gizlilik: Birçok kişi, "anonim" bir raporun özellikle küçük gruplarda kolayca kendilerine geri dönebileceğinden korkmuştur. Anonimlik endişesi taşıyanlar, ses çıkarmanın etkisi ve faydası konusunda da şüpheci olma eğilimindedir.
Duygusal Yük ve İlişki Riski: "Köprüleri yakma" veya kariyer hasarı korkusu, "baş belası" ve "itibar" korkularıyla örtüşerek, sosyal maliyetlerin resmi cezalardan daha önemli olabileceğini göstermektedir.
Kapsam ve Meşruiyet: Ses çıkarmanın kendi yetki alanlarında olmaması, "birinin ayağına basma" veya sınırları aşma endişeleri de ortaya çıkmıştır. Bu endişe, "zaten bilmeliydim" öz-şüphesiyle bağlantılıdır.
Sessizlik Kültürü: Birçok katılımcı, şikayet etmenin tabu olduğu veya bir konuşma kültürünün olmadığı işyeri kültürlerini tanımlamıştır. Bu tür kültürel normlar, "ses çıkarma" mekanizmalarını dahi zayıflatabilir.
Sonuç: Psikolojik Güvenlik Herkese Aynı Gelmez
Bu araştırmanın temel mesajı çok net: İnsanların kendilerini rahat hissederek seslerini çıkarabilecekleri ortamlar yaratmak için tek bir "herkese uyan tek kalıp" yaklaşım yoktur. Ancak, bu temaları ve arketipleri anlamak, en büyük etkiyi yaratacak müdahaleleri daha iyi belirlememize ve önceliklendirmemize yardımcı olabilir. Peki, sizin ekiplerinizde ve kuruluşunuzda hangi arketipler öne çıkıyor?











Yorumlar