Dijital Çağın Yetişkin Öğrenimi Zorluklarıyla Nasıl Baş Ederiz?
- Eray Beceren

- 11 dakika önce
- 3 dakikada okunur

Bugün sizlerle, hepimizin günlük hayatta karşılaştığı bir soruna ışık tutan, beyin sağlığımız ve öğrenme stratejilerimiz açısından son derece kritik bir makaleyi paylaşmak istedim. Beğendiğim bu yazı, İlkbahar 2025 tarihli (Cilt 18, Sayı 2) Training Industry Magazine dergisinin "HOW-TO" (Nasıl Yapılır) başlıklı bölümünde yer alan ve Amanda Schroeder, M.Ed. tarafından kaleme alınan “MIND OVER MEGABYTES: NAVIGATING DIGITALLY INDUCED ADULT LEARNING CHALLENGES” başlıklı makaledir.
Bu makaleyi paylaşmak istememin temel nedeni, Schroeder’in modern teknoloji kullanımının neden olduğu “dijital bunama (digital dementia)” ve “dijital unutkanlık (digital amnesia)” gibi kavramları incelemesi ve L&D ekiplerinin bu bilişsel zorluklarla mücadele etmek için kanıtlanmış, bilimsel temelli stratejileri nasıl uygulayabileceğini göstermesidir. Yazarın da vurguladığı gibi, beynimiz sabit disk gibi değil, kas gibi işler. Onu kullanmadığımızda zayıflar, bu yüzden öğrenme süreçlerimizi yeniden düşünmeliyiz.
Dijital Çağın Bilişsel Zorlukları
Amanda Schroeder, 2021 yılında ilk kez duyduğu "dijital bunama" ve "dijital unutkanlık" terimleri üzerine yaptığı araştırmanın kendisini bu makaleyi yazmaya ittiğini belirtiyor. Aşırı dijital kullanımın, odaklanma, öğrenme, bilgiyi koruma ve hatırlama yeteneklerimiz üzerindeki olası yıkıcı etkilerini inceliyor:
1. Dopamin Döngüsü
Dopamin, hafıza, dikkat, ödül/motivasyon, davranış/biliş, uyku, ruh hali ve öğrenmeyi düzenleyen bir kimyasal ileticidir. Beynimiz, hayatta kalmayı ödüllendiren ve iyi hissettiren hormon olarak bilinen dopamini salgılayan davranışları aramaya eğilimlidir, ancak dopamin son derece bağımlılık yapıcıdır. Bu bağımlılık, kişisel cihazlarımıza olan bağımlılığımızla kıyaslanabilir.
2. Dijital Sel (Digital Deluge)
Jim Kwik'e göre, tek bir günde tüketilen veri miktarı, 1400'lerde ortalama bir insanın tüm yaşamı boyunca özümseyeceği veri miktarına eşittir. Ortalama bir çalışan günde 63 bildirim almakta, 90 e-posta ile ilgilenmekte ve yaklaşık 2.000 mikro karar vermektedir. Her bildirim bir dijital dopamin vuruşu yaratarak tüketim, ödül ve daha fazla tüketim döngüsü yaratır. Bu yoğun bilgi bombardımanı nedeniyle, dikkatimizi ortalama sekiz saat boyunca her 15 saniyede bir değiştiriyoruz, bu da beynimizi kronik olarak dikkat dağılmasına eğilimli hale getiriyor.
3. Dijital Bunama ve Dijital Unutkanlık
Dijital Bunama (Digital Dementia): Nörobilimci Manfred Spitzer tarafından ortaya atılan bu terim, dijital teknolojinin aşırı kullanımının bilişsel yeteneklerde bozulmaya yol açmasını ifade eder. Spitzer, teknolojiyi aşırı kullandığımızda, kısa süreli hafıza yollarımızın yetersiz kullanımdan dolayı bozulmaya başlayacağını savunuyor.
Dijital Unutkanlık (Digital Amnesia): PubMed'de yayımlanan bir çalışma, beynimizin beyaz ve gri maddesinde hafıza kazanımını ve öğrenmeyi bozan değişiklikler olduğunu göstermiştir. Bu, dijital bunamanın sonucu olan "dijital unutkanlık" olarak bilinir. Bilişsel bilimciler, zihne daha az güvenmenin beyinde daha az nöron bağlantısı oluşturduğunu ve gelişimi durdurduğunu kabul ediyor.
L&D'nin Çözümü: Kanıta Dayalı Stratejiler
Bu zorluklara karşı mücadele etmek ve öğrenme fırsatları yaratmak için, L&D ekiplerinin teknolojik gücü kullanırken, beynin çalışma şeklini merkeze alan stratejiler benimsemesi gerekir. Duolingo örneği incelenerek, öğrenme içeriğinin bu psikolojik teknikleri kullanarak nasıl ilgi çekici ve derin öğrenme fırsatı sunabileceği gösteriliyor.
Yazarın ekibi, kanıta dayalı L&D stratejilerini dört alana odaklayarak uyguluyor:
Yüksek Katılım (High Engagement): Öğrenme Yönetim Sistemi (LMS) arayüzüne, öğrenenlere içerikleri tanıtan hareketli, canlı reklam panoları içeren bir "Netflix görünümü" verilmiş.
Oyunlaştırma (Gamification): Kurs düzeyinde, rozetler, konfeti gibi görsel olarak çekici grafikler ve tanınabilir oyun sesleri ile ödüller verilerek dijital dopamin salınımı teşvik ediliyor. Ayrıca uzun içeriklerde oyunlaştırılmış değerlendirmeler ve "beyin molaları" (brain breaks) kullanılıyor.
Unutma Eğrisini Ele Alma: Uyum ve şirket politikaları bilgisini pekiştirmek için haftalık mikro öğrenme içerikleri atanıyor. Bu içerikler, öğrenenlerin en yüksek odaklanma dikkat düzeyinde olduğu Pazartesi günleri atanıyor.
Yüksek Kaliteli İçerik: İçerik, ilgili, çok modlu, etkileşimli, kanıta dayalı, erişilebilir, oyunlaştırılmış ve özelleştirilebilir kriterlerini karşılamalıdır.
Bu stratejiler sayesinde, 450 kişilik öğrenen kitlenin LMS'ye ayda ortalama 11.000 kez eriştiği ve kurs tamamlama oranlarının sürekli olarak %96'yı aştığı belirtiliyor.
Sonuç
Schroeder, makalesini okuyucuyu zorlayarak bitiriyor: Yetişkin öğreniminin karmaşıklıklarında yol alırken, teknolojinin bilişsel yeteneklerimizi nasıl etkileyebileceğini anlamamız gerekiyor.
Yapay zeka gibi araçların akıllıca kullanıldığında L&D araç setimizde güçlü bir müttefik olabileceği kabul edilse de, temel bilgileri korumak için çaba göstermeliyiz. Makalenin de tavsiye ettiği gibi, "kırmızı hapı kucaklamalı" ve öğrenenlerimizin bilişsel refahını desteklemek için araştırmaya ve strateji uygulamaya devam etmeliyiz.











Yorumlar