Havacılık Eğitiminde Yeni Bir Dönem: "Mış Gibi" Yapmaktan Ölçülebilir Başarıya
- Eray Beceren

- 2 gün önce
- 2 dakikada okunur

Havacılık emniyetinin en kritik bileşenlerinden biri olan "İnsan Faktörleri", 6–7 Aralık 2025 tarihlerinde düzenlenen 7. Havacılık, Uzay ve Psikoloji Kongresi’nde Prof. Dr. Vahap Önen’in sunduğu kapsamlı çalışma ile masaya yatırıldı. Prof. Dr. Önen, "Havacılıkta İnsan Faktörleri Eğitimi" başlıklı sunumunda, mevcut eğitim sisteminin tıkanıklıklarını analiz ederek, sadece pilotları değil tüm havacılık ekosistemini kapsayan bütüncül bir model önerisinde bulundu.
1. Mevcut Durum: Eğitimdeki Temel Sorunlar: Sunumda dikkat çekilen en önemli nokta, sektördeki eğitimlerin verimliliğini düşüren sistemsel hatalardır. Prof. Dr. Önen’in analizine göre, "İnsan Faktörleri Eğitimleri Sorunsalı"nın merkezinde şu başlıklar yer almaktadır:
"Mış Gibi" Yapma Kültürü: Eğitimlerin birçoğunun gerçek bir davranış değişikliği yaratmak yerine, sadece yasal zorunlulukları yerine getirmek amacıyla yapıldığı vurgulanmaktadır,. Bu durum, eğitimlerin kağıt üzerinde tamamlandığı ancak operasyonel hayata yansımadığı bir "mış gibi yapma" kültürüne yol açmaktadır.
Maliyet-Kâr Paradoksu ve Yönetim: Üst yönetim, insan faktörleri eğitimlerini bir emniyet yatırımı olarak görmek yerine, genellikle bir maliyet kalemi olarak değerlendirmektedir. Yönetimin bu eğitimleri talep etmesindeki ana motivasyonun çoğu zaman "meşruiyet kazanmak" olduğu, yani dış denetimlere karşı "biz bu eğitimi veriyoruz" diyebilmek olduğu belirtilmektedir,.
Profesyonellik ve Etkinlik Eksikliği: Eğitimlerin etkinliğinin ölçülmemesi ve öğrencilerin profesyonellik eksikliği, sistemin diğer zayıf halkaları olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, eğitimlerin davranış değişikliği yaratıp yaratmadığının yeterince takip edilmediği de ortaya konmuştur.
2. Çözüm Önerisi: Bütüncül Eğitim Matriksi: Prof. Dr. Önen, mevcut sorunları aşmak için işletme genelinde uygulanacak standartlaştırılmış ve kapsamlı bir model önermektedir. Bu model, eğitimi sadece uçucu ekiplerle sınırlı tutmaz; yer hizmetlerinden yönetime kadar herkesi kapsar.
Temel İnsan Faktörleri (BHF): Sunumdaki modelde "BHF" (Basic Human Factors) olarak adlandırılan eğitim, havacılık işletmesindeki tüm bölümler için ortak ve zorunlu bir temel olarak konumlandırılmıştır. İster pilot, ister teknisyen, ister yer hizmetleri personeli olsun, herkesin bu temel farkındalığa sahip olması hedeflenmektedir.
Departmana Özel Uzmanlık Eğitimleri: Temel eğitimin üzerine, her birimin kendi operasyonel risklerine uygun eğitimler inşa edilmiştir:
CRM (Ekip Kaynak Yönetimi): Uçucu ekipler için.
MRM (Bakım Kaynak Yönetimi): Teknik ve bakım kuruluşları için.
DRM (Dispeç Kaynak Yönetimi): Uçuş harekât uzmanları için.
GRM (Yer Kaynak Yönetimi): Yer hizmetleri kuruluşları için.
TRM (Takım Kaynak Yönetimi): Hava trafik kuruluşları için,.
3. Ölçülebilirlik: Denetim ve Geri Bildirim: Eğitimin başarısı, operasyon sırasında ölçülebilir olmasına bağlıdır. Sunulan model, sadece sınıf içi eğitimi değil, operasyonel denetimi de genişletmektedir. Pilotlar için uygulanan LOSA (Hat Operasyon Emniyet Denetimi) mantığının diğer birimlere de uyarlanması önerilmektedir:
Bakım için MOSA,
Uçuş harekat için DOSA,
Yer hizmetleri için GOSA sistemleri ile sahadaki davranışların sürekli izlenmesi ve raporlanması gerektiği belirtilmektedir,.
4. Eğitimin Kaynağı: Üniversiteler ve Okullar Prof. Dr. Önen’in vizyonuna göre değişim, personel işe alındıktan sonra değil, henüz okul sıralarındayken başlamalıdır. Sunulan "Okullar Bazında" eğitim matriksine göre; Pilotaj, Kabin Hizmetleri, Uçak Teknolojisi ve hatta Havacılık Yönetimi bölümlerinde "Temel İnsan Faktörleri (BHF)" dersinin standart müfredatın bir parçası olması gerekmektedir,. Bu sayede sektöre adım atan her profesyonel, ortak bir emniyet kültürü diliyle mezun olacaktır.
Sonuç:
Prof. Dr. Vahap Önen’in kongrede sunduğu bu yaklaşım, havacılıkta insan faktörleri eğitimini bir "yasak savma" faaliyeti olmaktan çıkarıp; ölçülebilir, denetlenebilir ve tüm sektörü kapsayan bilimsel bir sisteme dönüştürmeyi amaçlamaktadır. "Mış gibi" yapılan eğitimlerin yerini, veriye dayalı ve sahada karşılığı olan gerçekçi uygulamaların alması, geleceğin havacılık emniyeti için bir zorunluluk olarak öne çıkmaktadır.











Yorumlar